Yer çekiminin atışa etkisi ?

Lütfen Resim Paylaşımlarınızı Galeri Üzerinden Yapınız. Ek Dosya Yükleme İptal Edilmiştir..

Bizimle Paylaşmak İstediğiniz Resimlerinizi Galeri Dışında Link Olarak Vermek Yasaktır. Galeriye Nasıl Resim Yükleneceğini Bilmiyorsanız Lütfen Konumuzu İnceleyin Buradan Açtığımız Konuyu Ziyaret Edebilirsiniz.
  • Arkadaşlar merhaba;

    Uzun mesafeli atışlarda atışın yapıldığı yerden çıkan pellet hedefe giderken kat ettiği yolda araziye göre yüksekliğinin değişmesi ve dolayısıyla yer küreye göre farklı mesafelerde yol alıyor olması , düz bir zemin hattında (zemine göre yüksekliğin değişmediği) yol alan pellete göre farklı mıdır ? Muhtemelen fizik bilgim yetersiz olduğundan çıkamadım işin içinden. Tecrübe ile öğrenmiş yada teknik ile bilgi sunabilecek arkadaşlarımızın yardımcı olmasını rica ederim.

    Not: Mesafeler farazidir. Etkiyi ortaya çıkarabilmek için mesafeler daha uzun gibi düşünülebilir.

    Umarım basit çizimler kafamdakini yansıtabilecek durumdadır.


    Burada önemli unsur yer çekimidir ve (diğer tüm çevresel etkenler etkisiz olduğunda) pelletin rakımı(deniz seviyesine göre yüksekliği) iki atıştada aynıdır. Fakat neden olduğunu çıkaramadığım bir sebepten dolayı sanki iki atış arasında fark olurmuş gibi geliyor bana.

    1. Durum

    [Resim Engellendi: http://s5.directupload.net/images/100617/temp/bb56xi5o.jpg]

    2. Durum

    [Resim Engellendi: http://s7.directupload.net/images/100617/temp/4jcbn8rb.jpg]


    Konuyu yanlış yere açmış olabilirim. Baktım biraz ama kestiremedim nereye açacağımı. (Taşınabilir).

    Teşekkürler.

    Webley Raider 10 LW BSA 4-16X-40
    Hatsan Mod 45 :)
    Röhm 725

  • mantık basit büyük cisim küçük cisimi çeker fakat dünya okadar büyük ve attığın mermi okadar küçük ki corafi şekillerin yerçekimine etkisi 10000 de 1 gibi bi etki anca yapar eğer belirgin bi fark olsaydı uçakla uçtuğumuzda yerçekimini ciddi oranda az hissederdik corafi şekillerin yerçekimine etkisinin atışı etkilemiyeceğini düşünüyorum en azından havalı silahlar için

  • Benim bildiğim, yer çekiminin etkisi yerden yükseldikçe çoğalır.


    HW-100 T FSB 5,5 mm+IJK 6-24x50 FT
    Hatsan Airmax 5,5 mm+Optima_3*9-32
    Raider Single-5,5
    AA-S410+Nikko 8-32x60 MD
    Zoraki- Hp-01 5,5 mm ULTRA+ADCO Red Dot-1,5 MOA
    Hatsan-AT44+BSA 8-32x44 MD
    Walther CP88 - 6" Competition

  • yerçekimi dünyada deniz seviyesinde maksimum.yukseklere çıkıldıkca ve topragın altlarına dogru ındıkce azalır
    (yani bize fizik derslerinde böyle ögretildi)

    bende bu şekilde biliyorum ama bize kimse öğretmedi sağolsunlar bir kendimiz öğrendik şanslısın valla :rolleyes:

    Ayrıca yerçekimni mıtnatısa benzetebilirsiniz uzaklaştıkça çekim azalır yakınlaştıkça artar ama dairesel bi mıknatısın içine bi çivi soktuğunuzda çivi tüm yüzeyden bi kuvvete maruz kaldığı için çekim sıfırlanır yani eğer dünyanın tam merkezinde olsaydık yerçekimini hiç hissetmicektik.Bu yüzdendirki uçaklar yüksek iltifalarda uçarlar böylece hızları
    artarken yakıt tüketimleri azalır

  • Uçakların yüksek irtifada yakıt tüketimleri azalmaz. Yüksek irtifalarda atmosfer yoğunluğu giderek düşer ve uçağın kanatları altında kaldırma kuvveti oluşturan hava miktarı azaldığından irtifanın korunabilmesi için kanatlar altından daha fazla hava akması ve dolayısıyla daha yüksek hızlara çıkılması gerekir. Aynı şekilde hava yoğunluğu azaldığı için özelikle artyakıcıya sahip olmayan konvansiyonel jet motorlarının yaratabildiği itki kuvveti de azalır ve motorların uçağı belirli bir hıza çıkarabilmesi için irtifa yükseldikçe daha çok güç üretmedsi gerekir. Biraz paradoksal bir durum söz konusu yani. İrtifa arttıkça hava azalıyor, hava azaldıkça daha fazla hız gerekiyor, daha fazla hız için hava az olduğu için daha fazla güç gerekiyor falan.

    Soruya gelince; yerçekimi kuvvetinin merkezi dünyanın -ve tüm diğer gök cisimlerinin- çekirdeğidir. Yerçekiminin en yüksek olduğu nokta çekirdektir, ki toprağı, suyu, atmosferi, kısaca tüm gezegeni birarada tutan da bu çekimdir. Yerçekimi kuvveti irtifa arttıkça azalır fakat irtifa arttıkça azalması aslında yerçekiminin merkezi olan çekirdekten uzaklaşılmasına bağlıdır. Yani yerçekimi etkisini belirleyen faktör yerşekillerinden olan yükseklik değil, dünyanın çekirdeğinden olan uzaklıktır.

    Bu durumda çekirdekten uzaklıkları eşit olduğu sürece iki cisim üzerindeki yerçekimi kuvveti cisimlerin bulundukları ortam, altlarındaki yer şekilleri, ve yerden yükseklikleri üzerlerindeki yerçekimi kuvvetini değiştirmez. Örneğin deniz üzerinde denizden 950metre yükseklikte uçan bir uçak ile 950metre rakımda esenboğa havalimanı apronunda bekleyen uçak üzerindeki yerçekimi kuvveti eşittir.

    Air Arms S400 MPR-FT .177/ Hawke Optics Sidewinder 30 Tactical 8.5-25x42
    Air Arms S410-SL Xtra FAC .22 / BSA Deerhunter 8-32x44 SWF
    Webley Raider 10 .22

    A Rh + fakat benden başkasına yaramıyor. =/

  • yaptığım benzetmeler tamamen belgesellerden alıntıdır aslına bakılırsa yazdıklarım banada mantıklı geldi çekirdeğin çekim kuvveti değil tüm yerkürenin çekim kuvveti olduğuna inanıyorum uçakların yüksek iltifada uçmalarının sebebinin yakıt tüketimini azaltmak olduğunu da belgesellerde öğrenmiştim ama siz emin cümlelerle yazdığınıza göre bi bildiğiniz vardır mutlaka kendimden şüpe ettim şimdi :him:s

  • Atmosfer yoğunluğu azaldığından, sürtünme azalır ve bu da yakıt ekonomisi sağlar.

    Evren'in dedikleri de doğru. Kim yanlış o zaman :)

    Sürtünmedeki azalmadan edilen tasarruf, hız artışından olan sarfiyattan fazlaysa ki öyle olmasa tüm uçaklar alçaktan uçmayı tercih ederdi, yakıt tasarrufu sağlanır.

    FX :love: T12 + BSA 6-24 x 44 MD Side Focus
    AA :love: S410 XTRA (Mustafa Serdar tarafından modifiye edilmiştir ;d; ) + 8-40 x 50 MD Side Focus No Name

    "MUHTAÇ OLDUĞUN KUDRET DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR"
    ankarateam.png

    AB RH (-)

  • Einstein newtonun kütle çekimanunu bir bakıma şu şekilde değiştirmiş "evrende bulunan bütün cisimler uzaya bulundukları yerde bir çkünü oluştururlar (bir futbl topunn çarşaf üzerin konulduğunda oluşurduğu çöküntü gibi) bu çöküntü kütlesi oranındaır ve luşturuğu çöküntü nedniyle uzayı büker, bükülen uzay cisimler üzerinde her yönden bir basınç oluşturur bu basınç üzerinde bulunan gezegenin kütlesi oranındadır. bundan dolayı basınç en fazla çekirdektedir

    bir siteden elde ettiğim bilgilere göre;


    Newton'un evrensel çekim kanunu (Klasik mekanik’in bir parçasıdır) aşağıdaki gibi ifade edilir;

    Her bir noktasal kütle diğer noktasal kütleyi, ikisini birleştiren bir çizgi doğrultusundaki bir kuvvet ile çeker.Bu kuvvet bu iki kütlenin çarpımıyla doğru orantılı, aralarındaki mesafenin karesi ile ters orantılıdır:


    Burada:
    F iki kütle arasındaki çekim kuvvetinin büyüklüğü,
    G Yerçekimi sabiti,
    m1 birinci kütlenin büyüklüğü,
    m2 ikinci kütlenin büyüklüğü,
    r ise iki kütle arasındaki mesafedir.
    SI birimlerinde, F Newton (N), m1 and m2 kilogram(kg), r Metre (m) dir, ve G sabiti yaklaşık olarak 6.68 × 10-12 N m2 kg-2’a eşittir. G ilk kez İngiliz bilim adamı Henry Cavendish tarafından, "Philosophiae Naturalis Principia Mathematica"nın basımından 111 ve Newton’un ölümünden 71 yıl sonra ölçülmüştür; bu yüzden Newton’un hesaplamalarının hiçbirinde “G” sabiti kullanılmamış, bunun yerine bir kuvvete bağıl başka bir kuvvet hesaplamıştır.

    Newton’un çekim kanunu Coulomb yasası’na benzer.Newton’un kanunu iki kütle arasındaki çekim kuvvetini hesaplamak için kullanılırken, benzer şekilde, Coulomb kanunu yüklü iki iletkenin arasındaki elektriksel kuvvetin büyüklüğünü hesaplamak için kullanılır.Coulomb kanununun denkleminde, Newton’un denklemindeki kütlelerin yerine yüklerin çarpımını içerir.Böylece, Coulomb kanununa göre elektriksel kuvvet yüklerin çarpımının aralarındaki mesafeye bölünmüyle doğru orantılıdır.

    Konu başlıkları [gizle]
    1 Yerçekimi ivmesi
    2 Uzaysal Boyutu Olan Kütleler
    3 Vektör Formu
    4 Çekim Alanı
    5 Newton’un Teorisi’nin Problemleri
    5.1 Teorik Kaygılar
    5.2 Gözlemle Uyuşmazlıklar
    5.3 Newton'un Şüpheleri
    5.4 Einstein'ın Çözümü
    6 Kaynakça
    7 Notlar

    Yerçekimi ivmesi [değiştir]
    a1’e birinci kütleye etkiyen yerçekimi İvmesi diyelim.Newyon’un ikinci kanununa göre F = m1 a1, a1 = F / m1’dır.Fi önceki denklemden yerine koyarsak:

    olur.
    Aynı şekilde a2’de buna benzerdir.

    SI birimlerinde, yerçekimi ivmesi(ve ya genel olarak ivme) metre’nin saniyenin karesine oranıdır(m/s2 or m s-2).SI olmayan birimlerde ise, birimi Galileo(Gal), g-kuvveti(g-force), feet bölü saniyenin karesidir.

    Bir kütleyi dünyaya çeken kuvvet aynı zamanda dünyayı da kütleye doğru çeker.Bunların ivmeleri ise aşağıdaki gibi verilir::


    Eğer m1 m2’ye göre göz ardı edilebilirse, küçük kütleler yaklaşık olarak aynı ivmeye sahip olur.Bununla beraber, m1 epeyce büyükse, birleşik ivme göz önüne alınmalıdır.

    Eğer r bir objenin yörüngesi boyunca oransal olarak çok az değişirse – bir objenin dünyanın yüzeyine yakın bir yerde düşmesi gibi – yerçekimi ivmesi sabite oldukça yakın olur.Büyük bir kitle boyunca, “r”deki değişiklikler, ve yerçekimi kuvvetindeki ardı ardına değişiklikler gözle görülür bir gel-git kuvveti oluşturabilir.Örneğin, dünyanın yakın ve uzak yüzleri ile ay arasındaki mesafe farkı 6,350 km dir; 385,000 km ortalama mesafeye göre küçük bir fark olsa da, bu ayın, dünyanın okyanusları üzerinde bir çekim kuvveti oluşturmasını ve böylece gelgit oluşumuna sebep olur.

    Uzaysal Boyutu Olan Kütleler [değiştir]
    Eğer ilgilenilen kütlelerin uzaysal boyutu varsa(teorik olarak noktasal olmaktan ziyade) o zaman aralarındaki çekim kuvveti, bu kütleleri oluşturan kavramsal noktaların katkılarının toplanmasıyla hesaplanır.Limitte, bileşen nokta kütleler sonsuz derecede küçüldükçe, kuvvetin(aşağıda vektör formu görülüyor) iki fiziksel kütlenin boyutlarına oranlarının integrali gerekir.

    Bu yolla, kütlesi küresel olarak simetrik dağılmış kütle, harici kütlelere, tüm objelerin kütleleri merkezindeki bir nokta etrafında toplanmış gibi, aynı çekim etkisi uygular.[1]. (Bu genellikle küresel simetrik olmayan kütleler için geçerli değildir..)

    Küresel simetrik dağılımlı bir malzemenin içindeki kütleler için, çekimsel kuvveti bulmak için Newton’un kabuk teoremi(Shell’s theorem) kullanılabilir.Bu teorem bize kütle dağılımının farklı parçalarının, kütle dağılım merkezinden r0 kadar uzaktaki bir parçayı nasıl etkilediklerini açıklar:

    r < r0 yarıçapında bulunan kütle, r0’da sanki kütlenin tamamı bu yarıçapta bir küredeki tüm kütlenin kütle dağılımı merkezinde toplanmış gibi aynı kuvvete sebep olur(yukarıda yazıldığı gibi).
    r > r0 yarıçapında bulunan kütle r0’ da net çekim kuvveti oluşturmaz.Örneğin, r0 noktasındaki kürenin elementleri tarafından etkilenen münferit kuvvetler birbirlerini götürürler.
    Örneğin, bir sonuç olarak, uniform dağılan bir kalınlık ve yoğunluğa sahip olan bir kabuk boyunca net çekim kuvveti sıfırdır.

    Vektör Formu [değiştir]

    Dünya üzerindeki çekimin makroskopik görünüşü.
    Bir odadaki çekim:Dünyanın eğriliği bu ölçekte göz ardı edilebilir, ve kuvvet çizgileri paralele yaklaşık ve dünyanın merkezini gösterir şekilde kabul edilebilir.Newton’un evrensel çekim kanunu, hem çekim kuvvetinin büyüklüğünü hem de doğrultusunu gösteren bir vektör olarak yazılabilir. Bu formülde kalın yazılar vektörleri göstermektedir:


    Burada

    1 numaralı objenin ikiye uyguladığı kuvvet,
    G çekim sabiti,
    m1 ve m2 sırasıyla birinci ve ikinci objelerin kütleleri,
    1 ve 2 objeleri arasındaki mesafe,
    ise 1’inci objeden 2.’ye olan birim vektördür.
    Eşitliğin vektörel formunun, Fnin artık vektörel bir değer olması ve sağ tarafın uygun birim vektörle çarpılmış olması haricinde, daha önceden verilen skaler formla aynı olduğu görülebilir.Ayrıca buradan şu da görülebilir:F12 = - F21.

    Çekim Alanı [değiştir]
    Çekim alanı uzayda verilen herhangi bir noktadaki objeye, birim kütle başına uygulanan çekim kuvvetini tanımlayan vektör alanıdır.Aslında bu o noktadaki çekim ivmesine eşittir.

    Eğer birden fazla obje varsa(dünya ve ay arasındaki bir roket gibi) kullanışlı hale gelen bir genelleştirmedir.İki obje için(örneğin obje 2 bşr roket ve obje 1 de dünya olsun) basitçe yerine ve m2 yerine m yazabiliriz ve çekim alanını aşağıdaki gibi tanımlayabiliriz:


    Böylece:

    olur.
    Bu formül alana sebep olan objelerden bağımsızdır.Bu alan ivme birimlerine sahiptir ve bu da SI birimlerinde m/s2’dir.

    Çekim alanları aynı zamanda korunumlu alanlardır, yani, bir pozisyondan öbürüne çekim tarafından yapılan iş yoldan bağımsızdır.Bunun sonucunda potansiyel aşağıdaki gibi potansiyel V(r) alanı oluşur:

    .
    Eğer m1 noktasal bir kuvvetse veya homojen dağılmış bir kütle ise, kürenin dışındaki kuvvet alanı g(r) izotropiktir(yönden bağımsızdır), örneğin,sadece kürenin merkezinden olan r mesafesine bağlıdır.Bu durumda;


    Newton’un Teorisi’nin Problemleri [değiştir]
    Newton'un tanımı birçok pratik amaç için yeterli şekilde doğrudur ve bu yüzden geniş şekilde kullanılır.Boyutsuz değerler φ/c2 ve (v/c)’nin ikisi de küçük olduğunda kullanılabilir, burada φ çekimsel potansiyel, v incelenen objelerin hızı ve c ışık hızıdır.Örnek olarak, Newtonien çekim Dünya/Güneş sisteminin doğru bir tanımını sağlar, çünkü;


    burada rorbit dünyanın güneş etrafındaki yörüngesinin yarıçapıdır.

    Boyutsuz değişkenlerden biri büyük olduğu durumlarda, sistemi tanımlamak için genel görelilik kullanılmalıdır.Genel görelilik, küçük potansiyel ve düşük hız sınırlarında Newton'un çekime dönüşür bu yüzden, Newton’un çekim kanunu için sıklıkla genel göreliliğin düşük çekim limiti denir.

    Teorik Kaygılar [değiştir]
    Çekim arabulucusunu hemen bulma gibi bir ihtimal yoktur.Çekimsel kuvvet ile bilinen diğer temel kuvvetler arasındaki ilişkiyi tanımlamak için teorisyenler tarafından yapılan teşebbüsler, 50 yıldır gözle görülür bir ilerleme kaydedilmiş olsa da, henüz sonuca ulaşmamıştır.Newton bile açıklanamaz uzaktan etkileşim konusunda kendini yetersiz hissetmiştir.
    Newton’un teorisi çekimsel kuvvetin ani iletimini gerektirir.Genel göreliliğin geliştirilmesinden önce uzay ve zamanın doğası ile ilgili yapılan klasik varsayımlar, yayılım gecikmesi kararsız yörüngelere sebep olur.
    Gözlemle Uyuşmazlıklar [değiştir]
    Newton'un teorisi gezegenlerin, özellikle Merkür’ün, yörüngelerinin güneşe en yakın noktalarının(günberi) yalpalamalarını tam olarak açıklamaz.[2].Newton'un tahminlerle, gözlenen yalpalama arasında, diğer gezegenlerin çekimsel sürüklemelerinden kaynaklanan, 43/3600 derecelik(43 arcsecond) bir uyumsuzluk bulunmaktadır.
    Newton’un teorisi kullanılarak tahmin edilen sapma gözlenenin sadece yarısıdır.Genel görelilik ise gözlemlere daha yakındır.
    Çekimsel ve ataletsel kütlelerin tüm kütleler için aynı olmasıyla ilgili gözlenen gerçek, Newton’un sisteminde açıklanamamaktadır.Genel görelilik bunu bir varsayım olarak alır.

    Newton'un Şüpheleri [değiştir]
    Newton kendi anıtsal çalışmasında çekim kanununu formüle edebiliyorken, kendi eşitliklerinin öne sürdüğü uzaktan etkileşim(action at a distance) kavramı yüzünden kendini derin şekilde rahatsız hissediyordu.Kendi sözleriyle “ bu gücün sebebini hiçbir zaman tespit edememişti”.Tüm diğer durumlarda, kütleler üzerine etkiyen çeşitli kuvvetlerin sebebini açıklamak için hareket olgusunu kullanmıştır, fakat, çekimle ilgili durumda, çekim kuvvetini üreten hareketi deneysel olarak tanımlayamamıştı.Dahası, yer üzerindeki bu kuvvetin sebebine gelince bir hipotez önermeyi dahi reddediyordu.

    “Filozoflar şimdiye kadar çekim kuvvetinin kaynağı için boşuna doğa araştırmasına girişmişlerdir” diye pişman olmuştur, çünkü “birçok sebepten dolayı”, doğa olgusunun temeli olan, “şimdiye kadar bilinmeyen sebepler”in varlığına ikna olmuştur.Bu temel olgular hala araştırılmaktadır ve hipotezler çok olsa da tanımlayıcı yanıt henüz bulunamamıştır.Newton’un 1713 tarihli ve “Principia”nın ikinci baskısı olan “General Scholium”unda:

    Daha henüz çekimle ilgili bu özelliklerinin sebeplerini olgudan keşfedebilmiş değilim,ve yalandan hipotez uydurmadım…Çekimin varlığı ve açıkladığım yasalara göre işlemesi ve uzaysal kütlelerin(yıldız, gezegen gibi) hesaplamasına yaptığı hizmetler yeterlidir.Bir kütle bir başkasını bir vakum içinde, başka hiçbir şeyin arabuluculuğu olmadan etkiler, etkileri ve kuvvetleri tarafından ve onların içine diğerine taşınabilmesi bence büyük bir garabettir ve bence bu yüzden, felsefi malzemelerde düşünmenin bileşen yetisine sahip hiç kimse, onun içine düşmez. [3]
    Einstein'ın Çözümü [değiştir]
    Bu itirazlar, Einstein’ın genel görelilik kuramı tarafından tartışılmıştır, buna göre çekim, kütleler arasında oluşan bir kuvvet olmak yerine bükülü uzayzamanın bir özelliğidir.Einstein’in teorisinde, kütleler uzayzamanı kendi yakınlarında deforme ederler ve diğer parçacıklar uzayzamanın geometrisinin belirlediği yörüngelerde hareket ederler.Bu tüm uygun gözlemlerle tutarlı olan, ışık ve kütle hareketlerinin tanımına müsaade etmiştir.

    Newton'un teorisi yerçekimi etkilerinin mükemmel bir tahmini olarak kullanılmaya devam etmektedir.Görelilik ise sadece aşırı bir doğruluğa ihtiyaç olduğunda veya çok büyük kütlelerde çekimle ilgilenildiğinde gereklidir.

  • yerçekimi kuvvetinin merkezi dünyanın -ve tüm diğer gök cisimlerinin- çekirdeğidir. Yerçekiminin en yüksek olduğu nokta çekirdektir

    çekirdek derken dünyanın merkezini mi kastediyosun evren abi yoksa dünyayı mı? eger merkezinden bahsediyosan ve merkeze dogru çekim artıyorsa merkeze indigimizi varsayarsak, bize ne tarafa dogru bir çekim kuvveti uygulanır? mantıken düşündümde deniz seviyesnden merkeze inildikce 0 a yaklasmaz mı çekim kuvveti?

  • Merkezde çekim bulunmaz. Yerçekiminin en yüksek olduğu nokta dış çekirdek ile magma tabakası arasındaki sınırdır. O noktaya kadar yükselen yerçekimi o noktayı geçip dünyanın merkezine doğru gidildikçe azalmaya başlar ve tam merkezde sıfırlanır. Bu arada rakıma göre yerçekiminde meydana gelen değişiklik de hiç önemsenecek bir miktarda değil. Deniz seviyesi ile 8500 metre rakım arasında atmosfer yoğunluğunun azalmasının etkiside dahil olmak üzere yaşanan ağırlık değişimi yalnızca %0.28. yani deniz seviiyesinde 16grain ağırlığa sahip olan pelet everest zirvesinde 15,9552grain geliyor. ^^

    Bu arada bazı topografik oluşumlar yerçekimi kuvvetinde bir distorsiyona sebep olabiliyor fakat bu son derece istisnai ve az rastlanan bir durum.

    Uçakların yüksek irtifaya çıktıkça sarfiyatının azalması gibi bir durum söz konusu değil. Her uçak tasarımının en tasarruflu işlediği bir optimum irtifa mevcut. Atmosferin üst katmanlarına Mach 2 seviyesini aşmadan çıkılamadığını hatırlatmak isterim. DÜnyada en yüksek irtifada uçuş rekoruna sahip olan SpaceShipOne'ın 112bin metrelik rekor irtifaya yükselmek için çıkmak zorunda kaldığı hız Mach 3.09(3783km/s) idi.

    Ayrıca 120km kalınlığa sahip olan atmosfer içinde en fazla 5500metre irtifada yapılan sivil taşımacılık uçuşlarının pek de yüksek irtifada yapıldığını da söyleyemeyiz sanırım. g;$i

    Air Arms S400 MPR-FT .177/ Hawke Optics Sidewinder 30 Tactical 8.5-25x42
    Air Arms S410-SL Xtra FAC .22 / BSA Deerhunter 8-32x44 SWF
    Webley Raider 10 .22

    A Rh + fakat benden başkasına yaramıyor. =/


  • sayın kılıçbalığı sonuç olarak büyük cisim uzayda büyük çöküntü oluşturuya küçük olanda bu çukura doğru yuvarlanıyo dimi? yani çekimin kaynağı çekirdek değil kütlenin tamamı

    Bu uzay zaman düzlemindeki bükülme anlatımı ve yapılan animasyonlar konunun son derece basit ve karikatürize bir anlatımı. O anlatımı tamamen doğru kabul edersek dünyanın kütle çekim merkezi güney kutbu olurdu. Hatta dünya uzay zaman düzleminde yuvarlanıyor olduğundan ekseni yatay, ekvator da dikey olurdu.

    O anlatım uzay zaman düzlemi konusunun son derece basitleştirilmiş, light bir anlatımı sadece.

    Air Arms S400 MPR-FT .177/ Hawke Optics Sidewinder 30 Tactical 8.5-25x42
    Air Arms S410-SL Xtra FAC .22 / BSA Deerhunter 8-32x44 SWF
    Webley Raider 10 .22

    A Rh + fakat benden başkasına yaramıyor. =/

  • Ayrıca 120km kalınlığa sahip olan atmosfer içinde en fazla 5500metre irtifada yapılan sivil taşımacılık uçuşlarının pek de yüksek irtifada yapıldığını da söyleyemeyiz sanırım. g;$i

    ben yerden en fazla 1mt havalanabildiğimden ben 5500mt yi yüksek iltifa sayıyorum tabiki nasıda kolay söylüyo 5500 diye ;,;-

    bu arada sanırım şu yüksek iltifa dışında hepimiz aynı şeyden bahsadiyoruz ama birbirimizi yanlış anladığımızdan ortak noktada buluşamadık.

    sonuç:

    coğrafi şekillerden kaynaklannan yerçekimi kuvveti farklılıkları dikkate almamız gereken bi konu değil hatta rakıma bağlı olarak değişen yer çekimi kuvvetini de dikkate almıyoruz.

  • doğru değil nasıl ki çöküntü, çöküntünün merkezine ilerledikçe artıyorsa çekirdeğe yaklaştıkça da basınç artar. benim de kafamı karıştıran bir nokta var aslında. dünyanın merkezinde ve dünyanın dönüş yönüne ter istikamette dönen eriyik metal tabakası manyetik alanın ouşmasına ve manyetizmaya neden oluyor belkide bu basıncın o katmanda fazla olup eriyik metalin birbirine yapışık vaziyette dönmesi için yüksek bir basıncın gerekliliğinden kaynaklanıyordur. yani bu nedenle dünyanın merkezinde en güçlü yer çekimi vardır...
    insan beyni neden bu kadar sınırlı yaratılmış durmadan soru soruyoruz ve cevabını bulana kadar bi hoş oluyoruz :him:s

  • Ama iyide çekimin manyetizmayla alakası yok ki öyle olsa pusula kuzeyi değil yer kabuğunu işeret ederdi yani bahsattiğimiz çekim kuvveti manyetik değil kütlesel çekim kuvveti

  • ben askerde çok çatışma geçirdim. korucular bizden daha çok çatışmaya giriyorlar tabi. ortak kanı ve benimde tespit ettiğim olay şu. çatışamada ortada dereyatağı yani vadi varsa mermi daha çok düşme yapıyor. 300 metre karşı tepeye atış yaptığımda g 3 ün 400 metre ayarı bile yetmiyordu. daha aşağılara vuruyordu. bunu nfizik açıklaması nasıl olur bilmem. ama yaşadığım ve sürekli yaşanan olay.

    FX Gladiator
    FX GLAD.........
    egeteam.png

  • Fizik açıklaması mesafenin yanlış tahmin edilmesi olabilir mi acaba? Çünkü öyle bir çekim farkı oluşmuyor yerşekillerine bağlı olarak. Belki de havadaki nem oranı ya da sıcaklık farkı gibi faktörler etkili oluyordur, bilemiyorum.

    Ayrıca manyetik çekim ile kütle çekimini birbirine karıştırmamak gerek. Manyetik çekim sadece demir gibi ferromanyetik maddeler üzerinde etkili olur ve artı ve eksi kutuplara sahip olduğu gibi çekme dışında itme olarak da görülürken kütle çekimi tüm maddeler üzerinde etkilidir, kutbu yoktur ve sadece çekim şeklinde gerçekleşir.

    Air Arms S400 MPR-FT .177/ Hawke Optics Sidewinder 30 Tactical 8.5-25x42
    Air Arms S410-SL Xtra FAC .22 / BSA Deerhunter 8-32x44 SWF
    Webley Raider 10 .22

    A Rh + fakat benden başkasına yaramıyor. =/

  • Eğer 0 rakımdaysan ateş edeceğin yer su değilse herşey senden yüksektir yaşamış olduğun gözyanılmasına dayalı sıfırlama hatası olabilirmi deniz seviyesinden karşındaki tepeye ateş edersen hedefinin kulağını sıyırıp arkasına düştüğünü gördüğün mermi 30 40 metre gerisine düşmüş olabilir.Aşağıda ne demek istediğimi anlatmaya çalıştım
    [Resim Engellendi: http://pic1.resimupload.com/r10/resim_398731295.JPG]

  • fizik zevkli bir bilimdir. günlük hayatta uyguladıkça bu zevki tadarsınız. deneyler teoriyle uyum gösterir ama çok nadir aynı sonucu verirler. nedeni ise hiç bir olay sadece bir değişkene bağlı değildir ve asla tüm değişkenleri kontrol edemez yada hesaplayamasınız.

    örneğin deniz seviyesinde rüzgarsız çok sıcak (sürtünme az olur) bi havada yerçekim ivmesini 9.8 m/s2 alalım. tüfeğimiz YİVSİZ olsun. namlu çıkış hızı 333 m/s olsun. 100m uzaktaki bi hedefe tam yatay olarak ateş edelim.

    merminin hedefe ulaşma süresi =100m/333= 0,3 saniye olur

    hedeften sapma=(9,8 / 2).(0,3)(0,3)=0,44 metre olur.

    hava sıcaklığı, rüzgar bunlar çok önemli değişkenler.

    birde yiv olayı varki bu merminin havayı bi yastık gibi ezerek tırmanmasına neden olur. özellikle mermi ses duvarına (deniz seviyesinde 340 m/s ankarada 320 m/s) yaklaştıkça bu etki artar eğer mermi hafifse dönme momenti merminin doğrultusunu çok değiştirir.

    tüm bu değişkenleri hesaplamak nerdeyse imkansız. oyüzden ateş ederek tecrübe kazanmak 3 atış yaparak hedef tayin etmek hesaplamaktan daha kolaydır


    gamo PT-85 blowback  £tabanxalı$
    hatsan at44 long  ;tufey#
    Walther FT8-32-56
    Hatsan Optima Silver Sentetik Ejektörlü Süperpoze ;avci;
    SAFİR T14 m;s,S
    hatsan dominatör 200s :thumbup: