Elde yapma bıcaklar(Artık terk edilmeye başlanmış bir sanatkarlık_bıcak yapım atölyesi ile)

Lütfen Resim Paylaşımlarınızı Galeri Üzerinden Yapınız. Ek Dosya Yükleme İptal Edilmiştir..

Bizimle Paylaşmak İstediğiniz Resimlerinizi Galeri Dışında Link Olarak Vermek Yasaktır. Galeriye Nasıl Resim Yükleneceğini Bilmiyorsanız Lütfen Konumuzu İnceleyin Buradan Açtığımız Konuyu Ziyaret Edebilirsiniz.
  • [Resim Engellendi: http://img11.imageshack.us/img11/4728/83758942.th.jpg][Resim Engellendi: http://img9.imageshack.us/img9/4700/61935410.th.jpg]
    Bu resimler aslında eksik şöyleki;mantı adını verdiğimiz çelik önce kesilir,dövülerek+ısıtılarak şekil verilir siz şuan dövülmüş ve şekil verilmiş kısmından sonraki halini inceliyorsunuz.ve tabiki çelik sulanıyor
    [Resim Engellendi: http://img8.imageshack.us/img8/8609/40232053.th.jpg][Resim Engellendi: http://img7.imageshack.us/img7/3171/13802471.th.jpg]
    Bileyleme ve zımparalama işlemi

    [Resim Engellendi: http://img5.imageshack.us/img5/6317/86822293.th.jpg][Resim Engellendi: http://img3.imageshack.us/img3/3869/80611281.th.jpg][Resim Engellendi: http://img54.imageshack.us/img54/2051/82866478.th.jpg]
    Bıcakların saplarının hazırlanması ,ancak bunların sapları plastik daha bir kaç yıl öncesine kadar boynuzdan yapılamaktaydı,halende boynuzdan yapılan işlemde köyümüzdeki ustalar tarafındanda devam ettiriliyor

    [Resim Engellendi: http://img210.imageshack.us/img210/5223/35976269.th.jpg]
    Körük adını verdiğimiz hava tutup üfleyen tezgah ve aynı zamanda atölyeden görünüm

    [Resim Engellendi: http://img11.imageshack.us/img11/9985/52657337.th.jpg][Resim Engellendi: http://img519.imageshack.us/img519/2976/36816779.th.jpg]
    Göz adını verdiğimiz pullar teneke saçlardan kesiliyor matkap ucu o iş için tasarlanmış

    Mesaj 5 düzenlendi, son düzenleyen avcihoca (25 Şubat 2008 22:18).

  • [Resim Engellendi: http://img26.imageshack.us/img26/9259/53835934.th.jpg][Resim Engellendi: http://img22.imageshack.us/img22/520/42332014.th.jpg]
    Pimlerin kesilmesi ve hemen arkasından gözlerin çakılması işlemi

    [Resim Engellendi: http://img17.imageshack.us/img17/6969/43988383.th.jpg][Resim Engellendi: http://img15.imageshack.us/img15/654/65814491.th.jpg]
    Bileyleme ve son kontrollerin yapılması işlemi

    [Resim Engellendi: http://img14.imageshack.us/img14/6720/12116142.th.jpg]
    tamamlanmiş bıcaklar el değmeden ilk halinde zeytin yağı ile yağlanır ve kaldırılır

    Köyümüzde (Adana ili feke ilçesi(kozana 1 saat)tenkerli köyü) bu sanat atadan kalma bir meslektir ve geçim kaynağıdır ,bağ makasları ,balta ,keser,satır,kazma ,çapa ... gibi aletlerin yapıldığı ustalar köyüdür ,ham çeliğe ısıtıp suyunu vererek yapılan işlem bıcakların kullanılmadığı zaman paslanmasına sebep olur saf çelik kaplanmadan yapılıp kullanılması ve iklimimizin nemli olması başlıca faktörlerdendir ayrıca kaplama yapılır ama bu işlem keskinlikten taviz vermesi sebebiyle tercih edilmemektedir.Bıçak sapları normalde keçi boynozunun ısıtılıp gördüğünüz şekle getirilmesiyle yapılır ve uzun zaman alır ve suya maruz kalmasıylada özelliği bozulur o sebeble plastik kullanılmaya başlansada genç ustalar tarafından eski ustalarımız halen boynozda ısrar eder.
    Formumuzda olmasını istediğim bir resimleme ve anlatımdı ,ayrıca genç ustamız Yusuf Ocak kardeşime teşekkür ederim

    Mesaj 2 düzenlendi, son düzenleyen avcihoca (25 Şubat 2008 22:33).

  • Böyle şeyler çok hoşuma gider avcıhocam.Teşekkürler paylaşıma.Saatlerce seyredebilirim marangoz olsun demirle uğraşan olsun hele bir tüfeğin yapımını baştan sona izle deseler oraya kamp kurabilirim ama genelde ustalar kıl olurlar böyle şeylere.

  • Estafurullah kıllık nedemek bizim buralarda körüklük(Atölye)cay kaynatmak 10 saniye demlemek 10 dakika sohbet ve çay 10 saat sürer ,ustalar bütün bu hizmeti verir sohbetide sürdürür,beğendiğinize sevindim g;$i

  • Küçüklüğümde Silifke'de çerçilerde vs satılan bu çakıların nasıl yapıldığını görmek ve bilgi almak benim için çok keyifliydi. Sağolasın avcıhova.

    .

    AA s400 MPR FT + Falcon 10-50x60 FT MilDot Metric

    AA s510 Carbine .22 + Hawke RedDot

    ankarateam.png

  • Hocam süper bir çalışma olmuş eline sağlık .benim bu bıçaklara karşı ilgimküçüklükten geliyor.şu an elimde 8 senelik bırtane var Kahramanmaraşta yapılmış ve nasıl bir çeliği var hala çözemedim yağtaşı ile bıletince ustura gibi oluyor..

    Vursan-Stoeger x20 4,5 mm :love:

  • Bu şekilde yaşayan el sanatlarımızın hala olması harika. Bizim okçuluk grubumuzdaki arkadaşlarımızla en fazla güçlüğünü çektiğimiz şeylerden biri yazılı belgelere ulaşmak. Eğer elinizde imkan varsa bence daha çok fotoğraf çekin ve neyin nasıl yapıldığını, nasıl malzeme ve ham maddeler kullanıldığını kayıt altına almaya çalışın. Böylece bu atölyeler günün birinde kaybolsa bile yeniden canlandırmak isteyenlerin elinde fotoğraflar ve bilgiler olabilir.

    Konusu geçmişken ben de sizlerle bir sıkıntımızı paylaşmak istiyorum. Biz bir süredir İstanbul ya da erişebileceğimiz yakın illerde eski usullerle sıcak demircilik yapan ustalara ulaşmaya çalışıyoruz. Yaptırmak istediğimiz ise belli formlardaki eski ok uçlarının replikaları. Bunlara hem estetik olarak gerçeklerine benzer oklar yapmak için hem de Türk tipi yay ve oklarının zırh delicilik özellikleri ile ilgili araştırmamızı yapmak için ihtiyacımız var. Bulabildiğimiz sayılı yerlerde ya bu ufacık şeylerle uğraşmak istemiyorlar ya da yüksek sayılar için yüksek fiyatlar istiyorlar.

    Bir de boynuz konusunda sıkıntı yaşıyoruz. Türk yayları yapabilmek için 45-50cm ve üzeri boylarda boynuzlara ihtiyacımız var. Ülkemizde genellikle böyle devasa boynuzları olan hayvanlar pek kalmamış. Sadece mandalarda var ve bunlar da sütleri yüzünden çok kıymetli hayvanlar. Eskisi gibi yük hayvanı olarak da kullanılmadıkları için sayıları çok azalmış durumda. Yurtdışından getirtmeye kalktığımızda ise hayvansal ürün gibi görüldüğü için gümrükten çekmek mümkün olmuyor.

    Bunları burada yazmamın sebebi eski sanatlarla ilgili kayıplar yaşandıktan sonra tekrar canlandırmanın zorluklarına değinmek. Bir kere kaybedildikten sonra canlandırmak çok zor oluyor. Yukarıdaki sıkıntılarla ilgili de elinde imkan olanlar varsa bana ulaşabilirlerse gerçekten çok makbule geçer.

  • Alıntı

    YavuzA
    Bu şekilde yaşayan el sanatlarımızın hala olması harika. Bizim okçuluk grubumuzdaki arkadaşlarımızla en fazla güçlüğünü çektiğimiz şeylerden biri yazılı belgelere ulaşmak. Eğer elinizde imkan varsa bence daha çok fotoğraf çekin ve neyin nasıl yapıldığını, nasıl malzeme ve ham maddeler kullanıldığını kayıt altına almaya çalışın. Böylece bu atölyeler günün birinde kaybolsa bile yeniden canlandırmak isteyenlerin elinde fotoğraflar ve bilgiler olabilir.

    Konusu geçmişken ben de sizlerle bir sıkıntımızı paylaşmak istiyorum. Biz bir süredir İstanbul ya da erişebileceğimiz yakın illerde eski usullerle sıcak demircilik yapan ustalara ulaşmaya çalışıyoruz. Yaptırmak istediğimiz ise belli formlardaki eski ok uçlarının replikaları. Bunlara hem estetik olarak gerçeklerine benzer oklar yapmak için hem de Türk tipi yay ve oklarının zırh delicilik özellikleri ile ilgili araştırmamızı yapmak için ihtiyacımız var. Bulabildiğimiz sayılı yerlerde ya bu ufacık şeylerle uğraşmak istemiyorlar ya da yüksek sayılar için yüksek fiyatlar istiyorlar.

    Bir de boynuz konusunda sıkıntı yaşıyoruz. Türk yayları yapabilmek için 45-50cm ve üzeri boylarda boynuzlara ihtiyacımız var. Ülkemizde genellikle böyle devasa boynuzları olan hayvanlar pek kalmamış. Sadece mandalarda var ve bunlar da sütleri yüzünden çok kıymetli hayvanlar. Eskisi gibi yük hayvanı olarak da kullanılmadıkları için sayıları çok azalmış durumda. Yurtdışından getirtmeye kalktığımızda ise hayvansal ürün gibi görüldüğü için gümrükten çekmek mümkün olmuyor.

    Bunları burada yazmamın sebebi eski sanatlarla ilgili kayıplar yaşandıktan sonra tekrar canlandırmanın zorluklarına değinmek. Bir kere kaybedildikten sonra canlandırmak çok zor oluyor. Yukarıdaki sıkıntılarla ilgili de elinde imkan olanlar varsa bana ulaşabilirlerse gerçekten çok makbule geçer.

    Yukarda sıraladığınız sıkıntılar inşallah artık sıkıntı olmaktan cıktı izninizle ;Tarih mezunuyum üniverstede osmanlı silahları üzerinde çalışma ve arıştırma yaptım,osmanlıcam iyidir ,tavşan bağırsağından yapma yaytelleri elde etmeye çalıştım ,yine çeşitli hayvanlardan ve değişik usullerle elde eilen yay tellerine ulaştım inşallah tedarik edebilirim,yay uçlarının orjinalleri (av amaçlı,savaşbaşlıklı)inceledim ,yay ucları dövme tekniği ile yapılmiş her şeklini yapabilirim,45-50 cm boynuz erkek keçilerin tekelerinden temin edilebilir kanaatindeyim bu ,atalarımızın tarih mirasına
    yapılacaklar konusunda ne varsa ,yapılacak profesyonel bir çalışmanın her safhasında büyük bir hevesle hazırım

  • Yukarda sıraladığınız sıkıntılar inşallah artık sıkıntı olmaktan cıktı izninizle ;Tarih mezunuyum üniverstede osmanlı silahları üzerinde çalışma ve arıştırma yaptım,osmanlıcam iyidir ,tavşan bağırsağından yapma yaytelleri elde etmeye çalıştım ,yine çeşitli hayvanlardan ve değişik usullerle elde eilen yay tellerine ulaştım inşallah tedarik edebilirim,yay uçlarının orjinalleri (av amaçlı,savaşbaşlıklı)inceledim ,yay ucları dövme tekniği ile yapılmiş her şeklini yapabilirim,45-50 cm boynuz erkek keçilerin tekelerinden temin edilebilir kanaatindeyim bu ,atalarımızın tarih mirasına
    yapılacaklar konusunda ne varsa ,yapılacak profesyonel bir çalışmanın her safhasında büyük bir hevesle hazırım

    Fakir istemiş bir göz Allah vermiş iki göz :D Mesajımı yazarken düşünmüştüm konuyu dağıtıp rahatsızlık verir miyim diye ama bir cesaret yazmıştım. Sizin verdiğiniz bu haberler gerçekten çok sevindirici. İzninizle bu mesajınızdan okçuluk grubumuzun lideri Murat beyi (Grubumuzda kullandığı isim Tozkoparan) de haberdar edeceğim.

  • son islem olarak zeytin yagıyla yaglanmasının sebebini bilen varsa aydınlatabilirmi

    1.Webley patriot 22cal.(1.nesil) nikula 6*24-40
    2.Mod 140 22cal. tasco 9*40
    3.Mod 125 22cal.busnell 9*40
    4.mod 60 22 cal.tasco 9*32
    5.kral cfx 17 cal.tasco 9*32

  • zeytin yağı,bıcakta en son kullanılan işlemdir.Celik kaplama yapılmadan kullanıcıya sunulmakta ,bıcaklar oldugu kadar yine döğme çelikten yapılan pek çok malzemenin dış kısmına özellikle eldeğmeden değdiyse silinip zeytin yağı sürülmekte böylece paslanmamakta yada daha doğru ifadeyle kullanıcıya kadar parlak ve albenili görünmektedir,şöyle bir ifade de kullanmak gerekirse yapılan bütün işlemler ilk hali ile devam edegelmekte ve usulüne riayet edilmektedir,buna imkanlar dahilinde ancak bu kadar oluyor desem yanlış olmaz

  • Avcı abi ustaların da senin de ellerine sağlık ustaların yapımını size gösterip anlatması güzel birşey ben sürmenede 1-2 ustaya yanınıza çırak alın dedim ters ters baktılar

    Fabrikalara dışardan giriş te ancak fabrika müdürünün izniyle oluyor izin alabilirsim sürmene bıçağının yapımını da ben anlatırım inşallah

    Huben K1 Gen 6 .22 cal

    Huğlu Px-4 .22 cal

    Reximex Throne Gen2 .25 cal Fx superior namlu

    Hatsan AT44-10 LW .22 cal

    Zoraki ultra .177 cal

  • Merhabalar Avcıhoca,

    Bu değerli bilgiler ve dostça işbirliği teklifiniz için teşekkür ederim.

    Geçen hafta sonu Denizli'ye gittim ve bu şehrimizin Yatağan ilçesine olan yakınlığı sebebiyle çarşıdaki bıçakçıları dolaştım. Benim av ve survival bıçakları, kilitli çakılar vs.'den oluşan mütavazı bir bıçak koleksiyonum var. Tesadüfen son dönemlerde bir kaç tane de kılıç eklendi buna. Son zamanlarda, yakın zamanda tarihe karışacağından korktuğum yerel bıçakları edinmeye çalışıyorum. Şu anda sadece Kastamonu yöresinin ve Babakale'nin el yapımı bıçakları var.

    Yukarıdaki resimde gösterdiğiniz gibi namlu şekline sahip, eğri saplı, sapı boynuz veya plastikten üretilmiş klasik ya da bıçağı kilitlenen çok sayıda çakı gördüm. Herhalde bu tasarım bütün yurtta seviliyor. Bunlar döğme çelikten yapılmış ve üzerinde o çok sevdiğim el işçiliği izlerini taşıyor olmakla beraber, diğer bakımlardan işçilikleri kötüydü. Bıçak satan dükkanlardan birinde oldukça etkileyici bir adamla tanıştım. Memleket meselelerini derinden inceleyen, kendini geliştirmenin önemini anlamış, eski bir Yatağanlı bıçakçı ustasıymış. Bu sanatın ölmesinin en büyük sebebinin seri üretilerek sürümden kazandıracak bıçaklar yapmak mecburiyeti olduğunu söyledi. Ben de ısrarla, pazarı bulunduğu takdirde, işçiliği çok iyi ve şu ya da bu sebeple "özel" olan bıçak ya da kılıçların bu ustalara ekmek getireceğini ve sanatın da sürdürülebleceğini söyledim. Mesela bir süredir yatağan almak istememe rağmen, Yatağan ilçesinde yapılagelen yatağanların hiç bir şekilde tarihî orijinallerine benzemediğini gördüm. Beyoğlu Belediyesinin düzenlediği Altın Eller Festivali kapsamında İstanbul'a gelen 40'dan fazla zanaatkâr arasında Yatağanlı ustalar da vardı, ama yaptıkları kılıçlar kesinlikle kaba-saba, tarihî orijinallerini çok iyi taklit etmeyen, çok ağır aletlerdi; üstelik de çok pahalıydı. "Özel" alıcıya ulaşacak "özel" parçaların yapılması için gerekn Araştırma-Geliştirme sürecini hor gören, hiçe sayan ve maalesef ülkemizde yaygın olan "ben yaptım olducu" bir zihniyet bu. Buna mukabil, daha geçen Ağustos'da bir Macar dostumun Macar bir bıçak ustasına Dimışkı çeliğinden yaptırdığı yatağanı eime aldığımda ne kadar farklı olduğunu gördüm. Yavuz da yanımdaydı ve benimle aynı fikirde olduğunu sanıyorum.

    Yatağanlı eski usta, döğme çelikten bıçakların da eskisi gibi "yumurta" dan değil, hazır çelik malzemeden döğülerek yapıldığını söyledi. Bu malzeme de ya Karabük Demir-Çelik'ten ya da Fransa'dan geliyormuş.

    Bizim geleneksel okçuluk araştırmacıları olarak ihtiyacımız olan, eski yapım-döğme-su verme tekniklerini bilen kişilere ulaşmak. Yavuz'un bahsettiği test (zırh delme) gibi çalışmalar "deneysel arkeoloji" kapsamında değerlendiriliyor. Bu konsept tarihî olay, alet, silah vb'nin bire bir kopyalanması (recreate ya da reconstruct edilmesi) anlamına geliyor. Yani dört dörtlük bir Osmanlı ok darp (zırh delme) testi, ancak o dönemin metalurjik tekniklerinin aynen uygulanmasıyla yapılabiliyor. Bahsettiğim usta, döğme ve su vererek sertleştirme sanatına vakıf ustalardan Yatağan'da bile çok az kaldığını, bunların da şu anda 60-70 yaşındaki nesil olduğunu söyledi. Kendisine, Yavuz'un da yazdığı gibi, bilgiyi korumak için bunu yazı, fotoğraf, film gibi yöntemlerle dokümante etmesini tavsiye ettim. Böyle bir misyonun yükü sanırım sizin omuzlarınızda da var ve yukarıda görüldüğü gibi bunu mümkün mertebe yapıyorsunuz.

    Çok acıdır ki, bugün İngiltere gibi "modern zamanlara" bizden çok önce adım atmış bir ülkede bile Ortaçağ'daki döğme ve sertleştirme metodlarını bilen sıcak demirciler mevcuttur. Bana hediye edilen bir İngiliz oku replikasının zırh delici ucu bu otantik teknikle yapılmıştır (kömür ateşinde hayvan kemiği yakıyorlar, ok başını en uç kısmını buna sokuyorlar). Adana'daki ustaların vereceğimiz fotoğraflardan ve ölçülerden replika ok uçları yapma olanakları nedir? Bunu yaparken yine hazır çelik malzeme mi kullanacaklar? Su verme metodları ne kadar otantik? Bu soruların cevapları gerçekten önemli. Her türlü bilgiye ve yardıma ihtiyacımız var.

    Teşekkür ve saygılarımla.

    Murat Özveri

  • Murat bey ben teşekkür ederim ,önce bölgeyi tarif edeyim Adananın Feke ilçesi Tenkerli köyü ,köyde on evden dokuzu demircilik işiyle uğraşır inşallah gelip görmek sizede nasip olur,yukarıda sorduğunuz sorulara gelince efendim ilk olarak evet ;kömür ateşinde çelikler ısıtılır hemde civisine ,derisine ocağına kadar atadan dededen kalma usullerle zaten resimlde arkada devgibi havayı içine çekip ufleyen körük ve sırtlaması arkasına ocak cıkması körüğün hemen altında sadece çam ağacından yapılma kömürler ki ,orjinalitesi budur.replika ok uclarını yapmak, sizden ricam yukardaki mesajdada söyledim evvel Allahın izniyle şekli yeter ancak ;ben tarih mezunuyum ok uclarını öyle fotoğraflara bakarak yada okuduklarımdan değil şükür bakıp nacizane gönül vermişlikten vakit ayırmışlığımdan inceleme fırsatı buldum burda şu tesbitime bir bakınız,zırh darbeyi etkiyi muhazafa amaçlı.... bunu delmek için kanatları zayıf önden arkaya aerodinamik yapıyı bozmadan sırtı tam çelik ucları ve yine kanatları işlenip keskinleştirilebilen bir çok uc yapısı var zırhı delme konusunda ok uclarında lakin sıkıntı işte burda başlıyor ama neden ,şöyleki;Anadoluya ilk giriş pasinler harbiyle 1048 arkasından 1071 malazgirt ,evet zırhlı tanışma yani bizans zırhalarıyla Türk askeri kıyafetlerinde yada daha önce mücadele edilen milletlerde bu şekil bir savunma amaclı askeri kıyafet görülmezken çatışma kültürel etkileşimi akabinde oklarda ve ok uclarıda değişimi ortaya çıkarır,işte değişim anadoluda kültürel etkileşim her alanda olduğu gibi savaş aletlerine de yansımış olur .
    Burda ben kafamdaki yoğun, şunu da yaz bunuda yazlardan sıyrılarak devam edeyim efendim,yapı itibarı ile zırh ile zırh karşı karşıya diye düşünüp kendi aralarındaki mücadelelerinde kullandıkları direnci ortadan verilmiş ok ucu yapısına(bizans)bizim atalarımızda uymaya başlamış ama her ne kadar ayırt edilmesi zor olsada hareketli bir ordu yapısına ve imalat pratikliğine göz önüne alacak olursak türk okları çok daha zarif olduğu sanatsal bir yapıda ve taşına bilir malzemeden ,kücük çekic, kullanıp yapım- imal işlerindeki taşımada göz önüne alındığında şunları gözlemledim,metal yüzeyeler olabildiğince pürüssüzdür,kanattlar batıya doğru gidildikçe kısırlaşmış bir yapı alır tahminim o ki hisar savaşları ,ağırlığı artan ucların ahşapa oturan iğnesi çıkma olarak uzatılmıştır,bazı uzun çıkmalar sebebini anlayamadım pürüssüz ,tahminim o ki patent alamamış savunmaya geçemiş mataryel yapısından kaynaklı bozulma.
    Bu uçların yapımı konusunda ise ,su vermesinden körüğüne ,közüne ,ocağına kadar ata dede yadiğarı olan ne varsa işe koşulacaktır hiç şüpheniz olmsın inşallah,hakkıyla bir careliğimiz olur
    sağlıcakla kalın efendim Muhammet Aykut GÜL

    Mesaj defa düzenlendi, son düzenleyen avcihoca (5 Mart 2008 03:25).

  • Muhammet Aykut bey,

    Açıklamalarınıza minnettarım. Çelik demirini içine beli oranlarda karbon katılarak yapıldığından, döğme işi odun kömürü ateşinde yapılıyor öteden beri. Bütün mesele ve "ustalık", hangi filizi hangi filizle kombine edip ne kadar ateşte ne kadar ısıtacağı, hangi safhada nasıl su vereceğini bilmek. Ustadan çırağa aktarılan ve yazlıl olmadığı için kaybolan detaylar da bunlar. Çünkü malumunuz, alaşımdaki C belli bir orana kadar çelik denilen üstün vasıflı metali yaparken, C oranı artınca dökme demir meydana geliyor. Bu alaşım ise çok kırılgan. Modern metalürjik tekniklerle alaşımın içindeki atomlar hatta moleküler strüktür ayarlanabiliyor. Ama eski ustalar bunu ampirik olarak yapıyordu. Yüzyılların, binyılların deneme-yanılmalarının nesiller boyunca aktarılmasıyla kazanılmış bir bilgi birikimi yani.

    Ok uçları, sportif amaçla kullanılanları ve yangın oku, ıslık çalan ok gibi savaşa mahsus ya da paramiliter özel tasarımları hariç tutarsak; zırhlı düşmana saldırmak için "biz" (bodkin) tipi (yani sizin kanatçıkları olmayan diye nitelendirdiğiniz) ve zırhsız düşmana ya da av hayvanlarına atmak için iki veya üç keskin bıçakla donatılmış olanlardan ibaret aslında. Görülen bütün tipler bu iki temel tipin modifikasyonları. Yayın zırh delme kapasitesiyle ilgili yaptığımız bir çalışmada, Macaristan'dan aldığımız, biri "biz" tarzı diğeri bizim "soğanbaş" diye isimlendirdiğimiz (ve tarihî orijinalini bulamadığımız) iki uç denedik. Kopma mukavemeti 440 N/mm2 olan 2 mm kalınlığındaki çeliği, 56 libre çekiş kuvvetinde kompozit Türk yayı replikası (verim ve performansı orijinallerden düşük) kullanarak, değişik ağırlıkta oklarla, 8 ve 16 m'den kağıt gibi deldik. Tabi bu deneyi, zırhı simüle eden levhanın altına giysi ve et simülasyonu yaparak, okun yumuşak dokuda ilerlemeye devam edip etmediğini görerek genişletmemiz gerekiyor.

    Söylediklerinizde küçük bir düzeltme yapacağım. Türk yay ve okları ecdadımızın Güneybatı ve Batı'ya göçleri boyunca geliştirildiyse de, ekol olarak diğer Orta Asya kavimlerinin devamı niteliğindedir. Türkî/Orta Asya yaylarının zırhlarla ilk karşılaşması Bizanslılar değildir. Bundan yüzlerce yıl önce Romalılar Hunların zırh delici oklarından muzdarip olmuşlardır (Hunların Türklerin atası olduğuna dair kesin kanıt yoksa da kullandıkları silah ve teçhizatın Göktürk, Selçuklu ve Osmanlı ecdadımızın kullandıklarının atası olduğu kesindir).

    Sizinle en kısa zamanda bir araya gelmek, uzun uzun sohbet etmek ve önerdiğiniz yardım teklifinden yararlanmak isterim. Hattâ Adana'daki ustalarla da tanışmak, bilgilerini kayıt altına almak için bir şeyler yapmak da geçer gönlümden. Adana'da mı yaşıyorsunuz?

    [Resim Engellendi: http://img4.imageshack.us/img4/1807/80166179.th.jpg][Resim Engellendi: http://img204.imageshack.us/img204/1240/94362633.th.jpg]

    M.

  • öncelikle böyle bi formu açtığınız içn teşekkürler bendede sürmene el yapımı çakılara çok merakım var bi tane el yapımı o sarı olanlardan almıştım emin önünde birinden kaybettim onu sonra almaya gittim adama tekrar daha bunlardan yapılmıyo dedi heryerde fabrikasyon yapımlardan var tacir arkadaşım bu konuda bana yardımcı olurmusun eğer sürmenedeysen dediğim o sarı sürmene el yapımı bıçaklardan varsa resmini koyabilkirmisin alacam ondan tekrar şimmdiden alakanıza teşekkürler saygılarımlasmile.png

  • Konu başlığı çok ilgimi çekmemişti, ama birbakayım dedim ve seve seve sonuna kadar büyük bir zevkle okudum. Gerçekten çok ilginç bir konu olmuş.

    Resimlere bakarkende çoçukluğuma döndüm. Doğduğum ve büyüdüğüm köyde demirci ustaları vardı, ve resimde görülen körüklü eski ocaklarda nal, orak, kazma ve tırpan gibi demir işleri yaparlardı (Dili geçmiş zaman). Atların ayaklarına nal çakılışı... Bir an geçmişde döndüm.

    Emeği geçen herkese teşekkürler

    Saygılar

    Fatih GÜL

    Diana 350 Magnum 5.5mm.
    A1Optic 1x42 Red Dot