ANADOLU YABAN KOYUNU
Anadolu'nun son yaban koyunları
şimdi Konya'nın Bozdağ'ındaki koruma sahasında yaşamlarını sürdürüyor. Anadolu
yaban koyununu bilim dünyasına ilk kez 1841 yılında Blyth, sonra da 1856 yılında
Valenciennes tanıttı. Danford ve Alston adlı araştırmacılar ise 1877'de
yaptıkları gözlemlerle tür hakkında ilk derli toplu bilgileri bize sundular. Bu
araştırmacılar o tarihlerde yabankoyununa İç Anadolu'nun birçok yerinde,
özellikle Konya bölgesinde rastlandığını belirtirler. Bu gözlemlerin yapıldığı
1877 yılından sonra 1960'lara kadar bu türle ilgili başka bir çalışmaya
rastlanmaz literatürde. Fakat 1960'lardan itibaren Orman Bakanlığı'na bağlı
Milli Parklar ve Av-Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü, türün dağılımı ve durumunu
araştırdı. Bu çalışmalarda oldukça küçülmüş ve zayıf düşmüş populasyonlara
rastlandı. Aladağ'da bulunan populasyon o kadar azalmıştı ki sonradan
1970'lerde bu populasyon ve geçen yıllar içinde Ankara, Eskişehir ve Konya'nın
değişik bölgelerinde dağılım gösteren diğer populasyonlar da yok oldu. Son
olarak türün sadece Konya Bozdağ'da dağılım gösterdiği belirlendi. Bu nedenle
1966 yılında Konya ilinde 42 bin hektarlık bir alan Bozdağ Yabankoyunu Koruma
ve Üretme Sahası ilan edildi. Populasyonların kesin olarak hangi nedenlerden
yok olduğunu bugün bilemesek de genel olarak aşırı avlanma, evcil hayvan
otlatılmasının aşırı düzeyde yapılması ve iklim koşullarındaki değişiklik,
azalmanın başlıca nedenleri olarak düşünülebilir. Konya Bozdağ'daki üretme
sahasına 1990 yılından itibaren dönem dönem koruma çalışmaları ve gözlemler
yapmak üzere giden Milli Parklar ve Av Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü'nden emekli
Şube Şefi Emin Nasuhoğlu o yıllardaki çalışmaları şöyle özetliyor:
"Bozdağ ismi tekil, ama o gerçekte bir ucu Ankara yoluna dayanan, ova
üzerinde kıvrılarak ilerleyen bir dağ silsilesi. Koruma sahası derin dereler,
dik yamaçlı tepeler ve dağlar ile kendini gösteren dalgalı parçalı bir arazi
yapısına sahip. Yabankoyununun yanı sıra keklik ve tavşanın güçlü bir yaşam
alanı olduğu için avcıların uğrak yeri olmaktan kurtulamamıştı. Bu nedenle uzun
yıllardan beri koruma çalışmalarına ağırlık verilmiş ve türün çoğalması
sağlanmıştı. Daha sonra sahanın 5 bin hektarlık kısmı kafes-örgü tel ile
çevrildi ve elektroşok çitle desteklendi. Bu sayede sahaya olan kurt baskısı
önlendi ve kaçak evcil hayvan otlatması ve insan baskısının önüne
geçilebildi."
Bugün Anadolu yabankoyunu
koruma altında. Başka bir deyişle yasal olarak bu türün avlanması yasak. Ama
hemen belirtelim, sadece Türkiye'de değil, dünyanın pek çok ülkesinde bu türün
ava açılacağı günü dört gözle bekleyen avcılar var.
Yabankoyunuyla evcil koyun
arasındaki morfolojik farklardan bazıları ilk evcilleştirme aşamalarında
görülür. Erkek hayvanda evcilleştirmenin ileri aşamalarında boynuzda zamanla
küçülme başlar. Diğer bir değişim kuyruk boyunun evcil hayvanda daha uzun
olmasıdır. On ikiden fazla sayıdaki kuyruk omuru koyunun evcil olduğunu
gösterir. Bazen bir evcil koyunda bu sayı 35'e kadar çıkar. Ayrıca evcil
koyunda bacak ve kol kemikleri yabanıllarına göre daha kısadır. Bir hayvanın
evcilleştirilmesi oldukça zahmetli ve uzun bir süreçtir. Besin güvencesi için
yerleşim bölgesinde hayvanın canlı tutulup ihtiyaç duyulduğunda ulaşılabilir
olmasının sağlanması ve bu yabanıl hayvanların zamanla yavrulaması ile
evcilleştirme süreci de başlamıştır. İlk olarak hangi hayvanın
evcilleştirildiği şu an için kesin değil. Ancak zooarkeolojik veriler
yabankoyununun ilk evcilleşen hayvanlar arasında olduğunu gösteriyor. Yaklaşık
İÖ 9000-8000'lerde Yakındoğu'dan bazı yerleşimler (Zavi Çemi Şanidar, Eriha)
koyun evcilleştirmesi için şimdilik en eski tarihleri vermektedir.
Yabanıl koyunun pek çok türü vardır ve bunlar Asya ile Akdeniz adalarının bir
kısmına yayılmıştır. Akdeniz sahili ve Romanya dışında ise Avrupa'da yabanıl
koyuna rastlanmaz.
Bugünkü evcil koyunun atasının, beş yabanıl koyun türü olduğu kabul edilir.
Bunlardan en çok rastlanan üç tür şunlardır: Asya ve Doğu muflonu (Ovis
orientalis), Ural koyunu (Ovis vignei), Argali koyunu (Ovis ammon). En eski
evcil koyunun görüldüğü Zavi Çemi yerleşimi Ovis orientalis türünün yayılım
alanı içindedir. Dolayısıyla ilk evcilleşen tür olarak bilinen yabankoyunu şu
an için Ovis orientalis'tir.
Özellikle Batı Asya'nın dağlık kısımlarında yaşayan Asya ve Doğu muflonu (Ovis
orientalis) Anadolu, Kıbrıs, Türkistan, Afganistan, Transkafkasya ve Tibet'e
kadar yayılmıştır. Batı Asya'da yaşayanlar daha büyüktür. Boyları 80
santimetreden fazladır. Bu grubun erkek hayvanlarının boynuzları, kafanın iki
yanından dışa doğru geniş bir daire çizerek uçları hayvanın sırtına değecek
biçimdedir. Bu türün dişileri boynuzsuzdur.
Asya ve Doğu muflonu (Ovis orientalis) ve Ural koyunu (Ovis vignei) arasında
görünüm açısından büyük benzerlikler vardır. Yalnız bu türün dişileri dik,
kısa, beyazımsı renkte boynuzlara sahiptir. Ovis vignei doğuda İran'dan
Afganistan ve Hindistan içlerine kadar uzanan, kuzeyde de Türkmenistan'ın
dağlık kesimlerini kapsayan yayılım alanına sahiptir.
Argali koyunu (Ovis ammon), Sibirya ve Orta Asya'da Altay Dağları'nda yaşar.
Bunlar boyları 180 santimetreye, yükseklikleri 120 santimetreye varan çok büyük
koyunlardır.