DALIŞ TÜPLERİ
Açık devre SCUBA dalışın tarifinde belirlenen yüzey bağımsızlığını sağlamak için dalıcıya gerekli havanın basınç altında depolandığı kaptır.
Genelde imal edildikleri malzeme ve iç hacimleri ile anılırlar.
(15lt.çelik tüp,12lt aluminyum tüp gibi)
Sık raslanan hacimler 10-12-15-18lt dir. Fakat 4-6-7lt tüplere de raslanır. Ayrıca A.S.A standartlarına uygun tüpler kullanma basıncında içlerinde depolanabilen toplam hava ile'de anılırlar (3000 psi'de 80 cubic feet gibi. Yaklaşık olarak 11lt dir). Tüpler tek tek kullanıldıkları gibi ikişerli eşleştirilmiş olarakta kullanılırlar. Fakat 2x15lt ve 2x18lt toplam ağırlığı ve gereksiz fazla hava kapasitesinden dolayı pek rağbet görmezler.
Tüplerin içine konulacak havanın emniyetli maksimum basıncı kullanma basıncı olarak anılır. Genelde 200 bar dır. (1 bar yaklaşık olarak 1kg/cm2 dir.) Eski tüplerde 150 ve 166 bar kullanma basıncı sıtandartlarına raslanır. Günümüzde 200 bar dan farklı olarak 220-230 ve 232 bar gibi standartlarada raslanır. Kendisine has avantajlarıyla 300 bar lık tüplerde vardır.
Tüpler dünyadaki basınçlı kaplar standartlarına göre her 5 yılda bir kullanma basıncının %50 fazlası ile test edilirler. Bu test basıncına maruz kalan tüplerin uğradığı deformasyonun basınç kaldırıldıktan sonra geri dönüşünün yüzde oranına göre tüpler test'i geçmiş yada geçememiş olurlar. Başka bir değişle örneğin 200 bar kullanma basıncı olan bir tüpü 300 bar ile test ettiğimiz zaman tüpün patlamamış, yarılmamış, yırtılmamış veya hava kaçırmamış olması test'i geçmiş olması anlamına gelmez. Uygulanan 300 bar ın neticesi deforme olmuş (şişmiş) tüpün bu deformasyonu ne kadarının geri dönüşümlü olduğunu (elastik deformasyon) ve ne kadarının geri dönüşümsüz olduğunu (plastik deformasyon) ölçmek için en çok kullanılan iki yöntem lazer ışını ile ölçme ve kılcal cam boruda yükselen sıvı seviyesi ile ölçmedir. Test işlemi uygulamasında tüpler hava veya herhangi bir gaz yerine içlerine doldurulan sıvıya uygulanan basınç ile test edilirler. Emniyet sebeplerinden dolayı baş vurulan bu yönteme aynı zamanda HİDROSTATİK test'de denir. Test'i başarı ile geçen tüpler testin yapıldığı yıl-ay ve test'i yapan yetkili kuruluşun belirliyici işareti ile tüp'ün üst kubbe kısmında görülecek bir yeri damgalanır.
İmal edildikleri malzeme itibari ile tüpler aluminyum ve çelik olmak üzere iki çeşittirler. Her iki cins kendilerine has muhtelif avantaj ve dez avantajları ihtiva ederler.
Çelik tüpler hacimlerıne oranla ufak yapılıdırlar. Dolayısı ile dolu ve boş olmalarından doğan yüzerlik farkı dalıcıya büyük bir sorun yaşatmaz. Çeliğin malzeme olarak sağlamlığı emniyet faktörünün yüksek olmasına izin verir. Bunlara karşılık çelikteki korozyon (paslanma) materyalin derinlerine işleyecek tabiattadır. Geçmişte bu tüplerin içi paslanmayı önlemek için epoksi ve benzeri tür kaplama malzemeleri ile kaplanmışlardı. Fakat bu yöntem oluşabilecek muhtelif çatlaklardan çelik malzemeye ulaşabilecek olan rutubetin oluşturacağı korozyonu gizleyeceğinden dolayı bu yöntemden vaz geçilmiştir. Ayrıca yine materyalden ve imalat yönteminden kaynaklanan gerilmeler (stres'ler) tüp'ün kullanılması yani doldurulup boşaltılması ile metal yorulmasına daha fazla sebep olur. İmalat yöntemlerinden dolayı çelik tüplerin dipleri küreseldir ve bir tüp altlığına (boot) gereksinim duyulur.
Aluminyum tüpler imal edildikleri materyalin çeliğe oranla daha az sağlam olmasından dolayı aynı hacimdeki aluminyum tüp çelik tüpten daha büyük ve ağırdır. Bu sebepten 15 ve 18 lt Aluminyum tüpler'e pek sık rastlanmaz. Tabanları düz olarak imal edildiklerinden tüp altlığına ihtiyacı yoktur. Boşaldıkları zaman dalıcıya yüzerlik sorunu yaratabilirler. Bunlara karşılık aluminyum tüpün uğradığı korozyon (paslanma) yüzeysel ve koruyucudur materyelin derinlerine işlemez. Ayrıca çeliğe oranla metal yorulması çok daha azdır.
Tüpler üst kubbelerinde imal edildikleri fabrika-hacim-net ağırlık-kullanma basıncı-test basıncı-materyel-ay ve gün olarak imalat tarihi gibi bilgileri bulunduran künyeye sahiptir.
Tüplerin her yıl vanaları sökülür ve içine bir ampul sarkıtılarak temizlik ve korozyon durumları gözle kontrol edilir.Tüpün içinde birikmiş olan rutubet ve yağ ayrıca korozyon tozları tüpü baş aşağı çevirmek sureti ile temizlenir ve sıcak su ile içleri yıkanır.
Çelik tüplerde aşırı bölgesel paslanmalar var ise tüplerin zamanından önce test edilmesi düşünülebilir.Aşırı paslanmış çelik tüplerde paslanmanın boyutlarını iyice görebilmek için iç yüzeylerin pastan arındırılması lazımdır.Bunun için yöntem tüpün içinin kumlanarak temizlenmesi veya içine aşındırıcı sert seramik parçacıkları konularak tüpün yatay olarak uzun süre çevrilmesidir.
Aluminyum tüpler için bu tür mekanik bir temizliğe ihtiyaç duyulmaz. Bu işlemlerden sonra tüplerin içi iyice kurutulduktan sonra vanaları takılmak sureti ile iç bakımları tamamlanmış olur.
Özellikle çelik tüpler içlerinde oluşmuş olan rutubet küresel olan dip kısmını çürütmemesi için uzun süre bırakılacakları zaman yatık olarak saklanırlar. İçleri gibi dışlarıda korozyona uğrayabilecek olan özellikle çelik tüpler geçmişte dışları galvaniz kaplı olarak imal edilmişlerdi. Sonradan galvanizin üzeri estetik olarak boyamak çok güç olduğundan galvanizlemekten vaz geçilmiştir. Günümüzün gelişen boyama ve korozyon önleme yöntemleri çelik tüplerin dış paslanmalardan dolayı oluşa bilecek sorunları gözardı edilebilir hale getirmiştir.
Aluminyum tüplerde ise dış boya tamamen görseldir. Ve dışı hiç boyanmamış metal olarak bırakılmış aluminyum tüplere rastlanmaktadır. Boya veya herhangi bir işlem için tüpe asla ısı uygulanmamalıdır. Fırınlama hele hele kaynak türü işlemler ölümcül sonuçlar doğurabilir.
Tüplerin dış yüzeylerini ve boyalarını koruyabilmek için dışlarına aluminyum tüplere plastik, çelik tüplere örme fileler geçirilir. Çelik tüplere takılan filelerin alt kısmı tüp ile tüp altlığının arasına gireceğinden burada deniz suyu tuzu birikimine sebep olabilir bu da tüpün bu kısmının dıştan aşırı paslanmasına sebep olabilir. Bunu engellemek için bu kısımın dalışlardan sonra tatlı su ile yıkanmasında fayda vardır.
Tüplerin boğazları vana vira edilmek üzere dişli olarak üretilirler. Geçmişte her marka ve fabrika kendine değişik bir çap ve diş hatvesi seçmiş iken bu gün için hem aluminyum hemde çelik tüplerde 25mm-2 ölçüsü ağırlıklı olarak standartlaşmıştır. Geçmişte (Yokluk devirlerinde) bazı yüksek basınçlı uçak tüpleri,yangın tüpleri-medical tüpler ve gemi tankları temizleme tüpleri scuba amaçlı kullanılmıştır. Bu tip tüplerde çok farklı (ufak ve konik)vana tüp bağlantıları görülebilir. Esasen dalış amaçlı olmadıkları için bunların kullanılmaları sakıncalı ve çok tehlikelidir.
Eski bir tüpe yeni vana vira ederken vana önce problemsiz olarak vira oluyor gibi görünsede bitmesine birkaç tur kala bir kasılma veya sıkışma his edilirse bu diş ve veya çap uyuşmazlığı anlamına gelir ve kesinlikle zorlanarak vira edilmeye çalışılmamalıdır. Basınç altında dişler sıyrılıp vana bir mermi tüp ise bir roket gibi fırlayıp ölümcül tehlikeler yaratabilir. Tüp vana bağlantısındaki sizdırmazlık o ring ile sağlanır bu o ring in yerleştiği yer ve çalışması muhtelif şekillerde olabilir. Bazı vanalarda bu o ring in çalışabilmesi için tüp içindeki yüksek basınç kılcal bir kanal ile o ring e yakın bir yere taşınır. Vanalar monte edilirken dişler ve o ring vazelin veya silikon gresi ile hafifce yağlanarak monte edilmelidir.
Tüp vanaları yüksek basınç taşıyabilen bronz metalinden döküm ve sonradan talaşlı imalat yöntemi ile yapılırlar. Tüm işlemler bittikten sonra nikalaj ile kaplanırlar. Genel konstrüksiyonları basit olmakla birlikte yüksek basınç ve sızdırmazlığın sağlanması için hassas ve titiz bir işçilik ile imal edilirler. Vana tipi olarak glop vanadır. (çalışma prensibi konutlarımızda kullanılan musluklar gibidir.) Geçmişte iğne vana ve küresel vana (shut off ) denendiysede çok başarılı olmamıştır.
Hareketli parçaların sızdırmazlığı o ring lerle sağlanır. Glop işlemini sert plastik bir sit yerine getirir komple vana bakımı bu sit in ve o ring lerin yenileri ile değiştirilmesi ve hareketli parçaların silikonlu gress ile yağlanarak monte edilmesi şeklinde olur.
Vanaların çıkışları yani regülatöre bağlandıkları ağızları (bazen manifolt diye adlandırılır) bağlantı yöntemi ve standardı itibarı ile bir birinden çok farklı iki çeşittir. DIN standdardında vananın çıkışı içi dişli bir boru şeklindedir regülatör buraya vira olur. Sızdırmazlığı regülatörün üstündeki bir o ring sağlar bu o ring boğazın dibinde düz bir yüzeye bastığı için o ring patlama riski yoktur. Ve tefarruatlı olmadığı için çapariz riski azdır.
Ayrıca bu tür bağlantılar 200 bar ve 300 bar olamak üzere iki ayrı standarta sahiptir. Aradaki fark 300 bar basıncı taşıyabilmesi için daha fazla sayıda diş dolayısı ile daha uzun bir boruya ihtiyaç olmasıdır. Ayrıca vananın kendiside 300 bar taşıyacak şekilde sağlam imal edilmiştir.300 bar DIN regülatör 200 bar standartta DIN vanaya takılabilir fakat tersi mümkün değildir.
INT standardı ise vananın çıkışında bir kanal üzerinde o ring bulunur regülatör üzengi benzeri bir aparat ile vanaya sabitlenir. Üzenginin gerisindeki kelebekli cıvata sıkılarak regülatörün üzerindeki çıkıntı o ringe basacak şekilde sıkıştırılır. O ringin çalışması için tüpteki havanın basıncına ihtiyaç bulunduğundan nadirde olsa o ring patlaması ekipman hazırlanırken görülebilir. Bazı DIN vanalar çok basit bir aparat ile İNT vanaya cevrilebilir. Zaten bu vanalar üzerlerinde İNT adaptörleri ile satılırlar. Tüm DİN vanalar İNT vanaya çevrilebilir. Sadece İNT olarak üretilen vanalar DİN vanaya çevrilemez.
Geçmişte manometrelerin pek yaygın olmadığı zamanlarda dalıcıyı göz ardı edemiyecek bir şekilde uyarmak ve dalışı emniyetli olarak bitirmesini sağlamak amacı ile vanalar, tüpteki basınç 50 bar'a düştüğünde hava akışını keserlerdi. Bu işlemi yapan vananın içindeki yaylı bir klape sistemi idi. Kolay ve ergonomik şekilde dalgıç bu sistemi devre dışı bırakarak kalan son 50 bar havasınıda kullanarak çıkışıda gerçekleştirebilirdi. Daha sonraları bu sistemin açık olduğundan emin olunamaması, kapalı unutulması ve korozyona uğrayarak arıza yapması gibi dezavantajları görüldüğünden günümüzde kullanılmamaktadır.
Rezerveli vanaya haiz bir tüp ile dalıyorsanız veya dolduruyorsanız rezervenin aşağıya çekilmiş veya bastırılmış olduğuna emin olmanız gerekmektedir. Bu tür vanalara J tipi vana denilir. Diğer rezervesiz vanalarada K tipi vana denilir. Bazı aluminyum tüp vanaları üstlerinde belirlenen bir basınç aşıldığı taktirde bir bakır levhanın yırtılması şeklinde fazla basıncı tahliye ederek etraftaki insanları ve tüpü emniyete alan sistemler mevcuttur. Genelde vanaların üzerlerinde kullanma basınçı ve tüpe bağlantı ölçüleri yazılıdır. Çoğunlukla büyük tüplerin (15-18 lt)üstlerinde bulunan çift çıkışlı vanalarda mevcuttur. Bunlar aynı tüp çıkışınada bağlı iki bağımsız vana gibide düşünülebilirler. Yine eski model çiftli vanaların bir tanesinde rezerve olabilir. Bu tür vanaların amacı aynı tüpe iki bağimsız regülatör bağlamaktır. Veya dalıcılar ahtopotlarını emniyet açısından bağımsız bir birinci kademeden beslemek isteyebilirler. Vanaları kullanırken cok sıkarak kapatmamaya ve açtığımız zaman sonuna kadar açıp sonra yarım tur kapayarak bırakmaya dikkat edilmelidir.
Çiftli tüp operasyonları için iki tüpü bir birine bağlayan bünyesinde bazen bir bazen iki vana bazende rezerve barındıran genellikle tek çıkışlı nadiren iki çıkışlı olabilen bir manifolt şekli mevcuttur. Böyle bir manifolta sahip çiftli tüp ayrıca ortalarındanda bir birlerine metal bir kuşakla bağlıdırlar. Bunun amacı tüplerin birbirlerinden bağımsız hareket edip manifolt'u gerip kırmamasıdır. Genelde bu tip çiftli tüpler BC'ye bağlanamazlar. Dolayısı ile bağımsız olarak sırta takılabilmelerini sağlayan omuzdan ve belden geçecek şekilde ayarlanmış kayışlara sahiptirler.
Yine eski zamanlarda tüpler benzeri tür kayışlar ile veya bağımsız sırtlıklara bağlanarak dalıcıların sırtlarına takılırdı. Günümüzde BC'siz dalış düşünülemediği için bu tür kayış ve sırtlıklar kullanılmamaktadır.
Çiftli tüp operasyonları için BC'nin kayış şekilleri iki tüpü kabullenecek şekilde olması ve kullanılacak olan her iki tüpünde çiftli vanaya sahip olması gerekmektedir.Her iki tüpün çiftli vanasının bir çıkışı iki ucu regülatör bağlantısına benzer bir bağlantıya haiz esnek bir yüksek basınç hortumu ile tüpler bir birlerine bağlanabilir. Her iki tüpün boşta kalan birer çıkışına birer bağımsız regülatör bağlanarak arıza ve hava bitme ihtimalleri minimuma düşürülür.
Tüpler doldurulurken mümkün olduğunca düşük hava akımı ile doldurulmalıdır. Aksi taktirde ısınırlar içlerinde rutubet birikir ve soğdukları zaman içlerindeki basınç düşer. Tüpleri taşırken düşürmek tüp'ün kendisine tehlike yaratacak bir hasar vermemekle beraber şayet vana kırılırsa vahim sonuçlar doğrabilir. Pek çok dalgıç'ın korkulu rüyası olan tüp patlaması olasılığı çok çok düşük bir ihtimal olmasına rağmen şayet olacak ise tüpün dolumu esnasında olur. Çünkü tüpün içindeki basınç dolum esnasında ulaşıla bilinen en yüksek basınçtır ve tüp en sıcak haldedir. Yani materyal en gevşek, dayanıksız haldedir. Dolu tüplerin bir ısı kaynağına maruz bırakılarak (koyu renk bir arabanın bagajında güneş altında bırakılması gb.) içindeki basıncın aşırı yükselmesi patlama sebebi olabilir. Tüpler vanaları açılarak hızlı tahliyeyede maruz bırakılmamalıdırlar. Çünkü aşırı soğuyarak içlerinde rutubet birikir ayrıca vanaları donabilir.
Tüpler SCUBA malzemeleri arasında gerekli bakım ve testleri yapılmak kaydı ile en uzun süre dayanabilen malzemelerdir. Teknolojik olarak ölçüleri ve materyelleri optimuma erişmiştir. Zaman içinde büyük bir değişim göstermemişlerdir.
Doğru ve bilinçli kullanıldığı taktirde 25-30 yıl hizmet ederler.
(S.Tarkan ÜSTÜGEN'in Tez Çalışmasıdır)