Ertarda tarafından yazılan gönderiler

Lütfen Resim Paylaşımlarınızı Galeri Üzerinden Yapınız. Ek Dosya Yükleme İptal Edilmiştir..

Bizimle Paylaşmak İstediğiniz Resimlerinizi Galeri Dışında Link Olarak Vermek Yasaktır. Galeriye Nasıl Resim Yükleneceğini Bilmiyorsanız Lütfen Konumuzu İnceleyin Buradan Açtığımız Konuyu Ziyaret Edebilirsiniz.

    "Vegan" kelimesini özellikle kullandım zaten. Soya fasulyesine karşı kullanılabilecek tek kelime budur. Bu konu oldukça karışık ta olabilir mesela "bal" demişsiniz fakat bal zaten türk gıda kodeksi "bal tebliğı"ne göre bitkisel bir gıdadır :) Ama gerçekte arı bir hayvandır..

    Bilimsel olarak ispat edildiğini söylediğim konu bitkilerin avcıya karşı tepki vermemesi / acı çekmemesi konusu. Sağlık konusunu işaret ettiğimi gösteren bir cümle kurmadım.

    Ayrıca konumuz tahammül değil konumuz öldürme fiilini "zevk için" gerçekleştirmek. Öldürme fiilinde devreye "zevk" girdiği zaman bunun en üst seviyesinin ne olduğunu umarım biliyorsunuz...Ayrıca "yasaklamak" kelimesini de hiç kullanmadım.

    "Vegan" kelimesini özellikle kullandım zaten. Soya fasulyesine karşı kullanılabilecek tek kelime budur" demişsiniz, neden? vejeteryan diyemezmiydiniz.
    Ayrıca bal konusu da hiç karışık değil. Veganlar hayvanların ürettiği hiç bir ürünü yemezler, bal dahil. O yüzden burada konusu geçen veganlık değil, vejeteryanlık. Yani hayvanını etini yememek. Biz burada yemek için hayvan öldürmeden bahsediyoruz.
    Tabii sizin neden öne veganlığı sürdüğünüzü anlayabiliyorum. Böylece süt ve bal gibi yan ürünleri de tüketmeyince sağlıksız beslenmeyi kanıtlama daha kolay olacak.

    "Hiç araştırmama gerek yok. Bu tartışma Dünya'da zamanında vegan beslenme başlığı altında yapıldı ve sonuçlandırıldı. Tartışma sonunda bitki ve hayvanların tepkisellikleri ve yapısal farklılıkları nedeniyle aynı kefeye konamayacakları "bilimsel" olarak ispatlandı." Bu cümlenizi de defalarca okudum, hiç de "avcıya karşı tepki vermemesi / acı çekmemesi konusu" ile alakalı olduğunu anlayamadım. Bir birini takip eden o iki cümle resmen et yememekle yemenin aynı kefeye konamayacağı bilimsel olarak kanıtlandı anlamına geliyor. Böylece hayvanları öldürüp yemenin bir zorunluluk olduğunu kanıtlamaya çalışmışsınız.

    Konumuz tam anlamıyla tahammül. Siz zevk için öldüren avcıya tahammül edemiyorsunuz. Bir vejeteryan da sizin damak tadınız için hayvan kesmenize tahammül edemiyor. Gördünüz mü iki örnek de tam anlamıyla sizin dediğniz gibi "öldürme fiili".

    "Öldürme fiilinde devreye "zevk" girdiği zaman bunun en üst seviyesinin ne olduğunu umarım biliyorsunuz" demişsiniz. Bu çok abuk bir örnek (Genelde abuk kelimesini bu tip yazışmalarda kullanmam ama siz bir kaç mesaj önce kullandığınıza göre bunun saygısızlık olarak algılamıyorsunuz, o zaman demek ki ben de size kullanabilirim). Eğer konuyu böyle örnekler gösterek devam edeceksek ben de şöyle bir örnek vereyim. Biliyorsunuz Japonların en lüks yemeklerinden biri maymunun beynini maymun hala canlıyken yemektir. O zaman ben de "öldürme fiilinde devreye "yemek" girdiği zaman bunun en üst seviyesinin ne olduğunu umarım biliyorsunuz" diyebilir miyim. Dersem çok saçma olur değil mi?


    Bu konu tartışmazsızdır.

    Dediğiniz anda zaten sizinle tartışma bitmiştir.

    Ancak fikirlerinizi okuyan yüzlerce insan olacaktır. Onlara gerekli açıklamayı yapalım.
    1. Konumuz veganlık değil vejeteryanlıktır. İkisi çok farklıdır. Vegan bir et yanında süt, yumurta bal bile yemezken, vejeteryan sadece et yemez. Vejeteryan için süt yumurta bal gibi hayvansal gıdalar tüketilebilir.
    2.Bilimsel olarak ispatlanan hiç bir şey yoktur. Hatta bazı bilim adamları vejeteryan yaşam biçiminin daha sağlıklı olduğunu savunurlar. Kaynak: Vejetaryenlik - Vikipedi
    3. Herkes için tahammül edilebilirlik farklıdır. Kimisi bir tavuk bile kesemezken, başkasının kestiği bir hayvanı tüketmekte sakınca görmez. Kimisi de avlanmaya tahammül edebilir. Yanlış olan kendi tahammül edemediklerimizi başkalarına yasaklamaya kalkmaktır.

    ''Ve aslında herşeyin insana hizmet eder bir tarafı vardır,
    Bu yüzden soya fasulyesine duyduğum saygı, yada sıradan bir ot ile, pirzolanın bulunduğu canlı ihtiyaçlarım noktasında eşittir,
    ihtiyacım yoksa eğer ikisi yine aynı derecede eşittir, dokunulmaması gereken, aralarında fark olmayan iki canlıdır. ''

    Sizin cümlelerinizle konuşalım:

    "Ve aslında herşeyin insana hizmet eder bir tarafı vardır" demişsiniz. Bu mantıkla gidersek av hayvanının da insana hizmet eden bir tarafı vardır. Ama ben bu mantığı kabul etmiyorum. Dünyadaki her şey insana hizmet etmez, böyle düşünmek insanı diğer tüm türlerin efendisi gibi görmektir. Böyle bir cümle kurmak bile çevreciliğin ana fikrine terstir.

    "Bu yüzden soya fasulyesine duyduğum saygı, yada sıradan bir ot ile, pirzolanın bulunduğu canlı ihtiyaçlarım noktasında eşittir" demişsiniz. Bunu da kabul edemem zira soya fasulyesinde acı duygusu yoktur, ama pirzolanın sahibi olan canlı öldürülürken acı çeker. İşte o yüzden helikopterden domuzları vuranları görünce tepki gösterdiniz. O video biçerdöverle soya hasadını gösteren bir video olsaydı hiç tepki göstermezdiniz.

    1. Yediğimizi etin kaynağı olan hayvan ölürken acı çekti. Bunu kabul edin.
    2. O eti yemek zorunda değildik, soya fasülyesi ile de gerekli proteini alabilirdik. Bu da bilimsel bir gerçek.
    3. O eti yediğimiz için biz hayvanların öldürülmesine neden olmuşuz, ama avcılar av vurunca vicdansız oluyor.


    İlginç bir yaklaşım elbette; yaşamak için öldürmek ile zevk aldığın için öldürmeyi ancak böyle bir abuk örnekle açıklayabilirdiniz :) Zaten doğada insandan başka bir hayvan yok bu mantıkla hareket eden..

    Yaşamak için öldürmek zorunda olmadığımızı soya fasülyesi örneğiyle mantıklı insanlar için kanıtladığımı sanmıştım.
    Örnek hiç de abuk değildi. Bu son derece mantıklı örneği abuk olarak nitelemenin altında yatan sebepleri anlayabilmek için psikolojik savunma mekanizmalarını araştırmanızı öneririm.

    http://www.bilgiustam.com/psikolojide-sa…alari-nelerdir/

    "Sizin dediğiniz gibi görev olduğunu düşünüyorum, ama göreve başka şeyler karışmış ve adam zevk alıyor, işte sıkıntı buradaki vicdan da bana göre.."
    Diye yazmışsınız.

    Yıllardır değişik ortamlarda bilinçli yapılan avcılığın doğaya zarar vermediğini savundum. Karşımdaki çok sabit fikirli değilse sayılarla kendisini ikna ettim. Ama tartışmanın son safhalarında hep bu zevk ve vicdan konuları ortaya atıldı.
    Evet doğrudur avcı avdan ve avın sonucu olan öldürme işleminden zevk alır. Kısacası zevk için öldürür.
    Olaya bir de şöyle bakalım. Vücudumuzun ihtiyacı olan proteini bitkisel yöntemlerle (mesela soya fasülyesinden) almak mümkünken, pirzola ya da adana köfte yememizin nedeni zevktir. Kısacası damak tadımız yani zevkimiz için bir hayvanı öldürürüz, ya da kiralık katil tutup (kasaplar ya da balıkçılar) öldürtürüz.

    Kısacası toplumun %99,99'u zevk için hayvan öldürmektedir. Ve adana köfte yerken vicdanları öldürülmüş olan hayvan için hiç sızlamaz.

    Kristof Kolomb Amerika kıtasını keşfettiğinde Kuzey Amerika'da 1,000,000 beyaz kuyruklu geyik vardı.
    1900 yılına gelindiğinde 500,000 sayısındaydılar.
    Bu gün tam 20 milyon adet var.
    Soruyorum avcılar nasıl doğayı katlediyor?

    Tükettiğimiz her tahılda (boncuk gübre nedeniyle) katledilen kuşlardan sorumluyuz.
    Tükettiğimiz her tavuk etinde siyanürle zehirlenen pradatörden sorumluyuz.
    Ve hatta bayanların tükettiği her ruj için katledilen balinalardan sorumluyuz.

    Ama nedense ekmek ve tavuk yeyip dudaklarına ruj sürenler "avcılar doğayı katlediyor" demekte.

    Otoyol yaptık, her iki yakasındaki habitatı birbirinden ayırdık.
    Yazlıklar aldık, hem imalatında kullanılan malzemelerle doğayı katlettik hem de yerleşim alanlarını büyüttük hayvanlara yaşayacak yer bırakmadık.
    Otomobiller aldık, eksoz gazlarıya çevreyi kirlettik.
    Ve tavuk yedik........... (en önemlisi bu)

    Tavuk çiftlikleri tilkilerle mücadele etmek için yıllarca doğaya siyanürlü et bıraktı, hala da bırakmaya devam ediyorlar. Yediğimiz her tavukta biz de bu suça ortak oluyoruz.

    Asıl sorulması gereke şu. Predatör doğada neden eksilir? Öyle ya çakal kurt tilki ve hatta gelincik. Sıradan bir insana sor hemen avcılar vurdu diyecektir. Ben bir pazar sabahı toplanıp da çakal ya da tilki avına giden bir avcı grubu hiç bilmiyorum. Hatta hayatımda gelincik vurdum diyen hiç kimseyi tanımadım. Öyleyse ne oldu da doğal habitatın dengeleyicisi predatör yok oldu?
    Bu soruyu kendinize bir sorun.

    Dengeyi sağlamak için itlaf yöntemine başvuran avcıya saldırmak işin kolay tarafı.

    Videoda ki avlanan hayvanlar istilacı bir tür. Bu bir itlaf avı. Amerika'da bu tip avlar yapılmasa tarım arazisi diye bir şey kalmaz. Zira domuz denenen canlının dişisi 1 yaşına geldiğinde üreme yeteneğine sahip olur. Olgunluk yıllarında ise her sene (bazen şartlar elverirse senede iki defa) 10 civarında yavrular. Hayvanların çok yavrulamasının ardındaki neden doğa şartlarındaki yavru kayıplarıdır. Yani yırtıcılar yavrularını avlıyorsa, sen de türünün devamı için çok yavrularsın. Böylece 10 tane doğurursun ama bir tanesi yetişkinliğe ulaşır. Peki doğada yırtıcılar (predatör) eksikse ne olur. Doğanın dengesi bozulur ve doğan 10 yavrunun 10'u da yetişkin hale gelir.Bu aşırı nufus da doğayı tahrip eder.

    Durum bu aşamaya gelince insanın müdahalesi kaçınılmaz olur.

    Kendime hedef kağıdı çizdikçe sizinle de paylaşıyorum.
    Bunlar da yeni hedef kağıtları. Alt kısımda ki pdf formatını print ederseniz daha iyi sonuç alırsınız.
    Hem siyah-beyaz hem de renkli hazırladım.
    Umarım beğenirsiniz. İyi atışlar.

    ben de bu silahla ilgileniyorum ilk izlenimler nasıl paylaşırmısınız

    Bu silahı almadan önce en az 40-50 saat internette araştırma yaptım. Gerek yerli gerekse de yabancı forumlarda bu ve rakip silahlar için neler demişler okudum. En son bulduğum bu belge sayesinde kesin kararımı verdim.

    EC2014_overall_results.pdf

    Yukarıdaki link 2014 Avrupa FT şampiyonası sonuçları. Müsabakada 21 kişi yaylı silah kullanmış. Bu 21 kişiden 13 tanesi HW97 kullanıyor. Ancak 8 tanesi diğer marka ve modelleri kullanıyor. Avrupa'nın bu en iyi 100 sporcusunun bu işi benden daha iyi bildiğini düşündüm ve HW97K'ya karar kıldım.

    İlk izlenimlerim ise şöyle:
    1. Ben yıllarca yivli tüfek kullandım, hiç birinin tetiği HW97K'nın tetiği kadar kaliteli değildi.
    2. Kundağın kalitesine şaşırdım. Kundak ahşabının deseni harika (şansıma bana öyle denk gelmiş olabilir).
    3. Tüfeğin ağırlığının 4 kg civarında olması, satın almadan önce beni çok düşündürmüştü. Ancak elime aldığımda o denli rahatsız olmadım.
    4. Silahın ilk sıfırlamada yaptığı grup ortada.

    Bu silahı alırken doğru karar verdiğimi düşünüyorum, herkese de tavsiye ederim.

    Geçen hafta satın aldığım tüfeğimin hassas sıfırlamasını bugün yapabildim.
    Tüfekle birlikte gelen JSB Exact pellet kullandım. 4,50 mm 8,44 grain.
    Henüz tüfeğin hangi pelleti sevdiğini bilmiyorum. Ama elimdekiler sıfırlama sonrası aşağıdaki grubu yaptı. 25 metreden tezgah üzeri yaptığım 3 atış grubu merkezden merkeze 7 mm olarak ölçtüm.
    2014 Avrupa FT şampiyonası resmi sonuçlarına baktığımda 12 adet HW97K kullanıcısından 11 tanesi 4,52 mm, 1 tanesi ise 4,53 mm pellet kullanmış. Demek ki bu silah biraz kalın pellet seviyor. Bir sonraki atışlarıma kadar bu pelleti temin etmeye çalışacağım.

    Dürbün sıfırlamada bu tarz hedefleri seviyorum. Dürbünün artıkılını siyah karelerin arasındaki beyaz bölgede ortalamak oldukça kolay oluyor. Hedefi AutoCAD'de baştan çizerek 25 metre ve MOA'lı dürbünlere uygun hale getirdim. Karelejdaki her bir çizgi 25 metre mesafede 1 MOA'ya karşılık gelmekte. Dikkat edilmesi gereken her karenin bir klik değil 1 MOA olduğudur. Yani dürbününüz 1 MOA= 4 klik ise, her karelaj için 4 klik ayar gerekmekte.
    Not: Sıfırlamayı 50 metrede yapacaksanız her karelaj 1/2 MOA olacaktır.

    Hayırlı olsun. Güzel günlerde kullanın.
    Atış sehpası da el yapımı sanırım. O da çok güzel görünüyor.

    Aslında o konu hakkında bilgi vermeyi düşünmüştüm ancak mesajı yazarken unutmuşum. Masanın üzerinde gözüken o alet benim atış sehpam değil. Zira atış sehpasında bir miktar yukarı aşağı hareket gerekiyor. O alet benim silah temizliğinde kullandığım platform.
    Atış sehpam ile ilgili fotoğrafları da en yakın zamanda paylaşmayı istiyorum. Henüz silahı sıfırlamayı tam yapmadım. Sıfırlama esnasında atış sehpa sisteminin fotoğraflarını da çekip yayınlarım.

    Öncelikle forum üyelerine çok teşekkür ederim. Zira bu forum sayesinde kısa zamanda çok bilgi edindim.

    Uzun yıllar önceden Hatsan marka namludan kırma yaylı bir havalı tüfeğim vardı. Son zamanlarda ise bayilerin vitrinlerindeki pcp'lere gözüm takılır oldu. 2 hafta kadar önce Hatsan BT65 almak üzere bayiiye gittim. Şansıma bayii pek esnaflıktan anlamayan bir adamdı, küçük bir pürüz yüzünden anlaşamadık. Eve dönünce internette araştırmayı biraz daha derinleştirdim. Yerli yabancı forumlara girdim. Gözüm hep pcp'de idi. Internette en az 30 - 40 saat turladıktan sonra gördüm ki, genel kanı şu: Her pcp sahibi pratiklik açısından pcp'nin yanına bir de yaylı ekliyor. Durum böyle olunca 2 tüfek almak elzem oldu. Satın alma sırasını değiştirip pcp'yi bir süre erteledim. Zira pcp'de seçim daha zor. HW97K 4,5 mm satın aldım, bir süre bu tüfekle oynayacağım. Bu süre zarfında bilgim, görgüm biraz daha gelişir pcp'de yanlış seçim yapmam diye düşünüyorum.

    HW97K'nın üzerine SportsMatch DM60 dampa ayak satın aldım ve daha önceden sahip olduğum BSA 2-7x32 AO Airgun dürbünü ve su terazisini monte ettim. Bu dürbünün beni tatmin edeceğini sanmıyorum, ama şimdilik gittiği yere kadar gitsin.

    Bir de kamera montaj aparatı yapıp taktım. Aparatın ana gövdesi Kestamid denilen bir çeşit plastik. Bu malzeme ile dişli bile yapıyorlar. Oldukça sağlam bir malzeme. Diğer parçalar ise paslanmaz çelik.