eblemis tarafından yazılan gönderiler

Lütfen Resim Paylaşımlarınızı Galeri Üzerinden Yapınız. Ek Dosya Yükleme İptal Edilmiştir..

Bizimle Paylaşmak İstediğiniz Resimlerinizi Galeri Dışında Link Olarak Vermek Yasaktır. Galeriye Nasıl Resim Yükleneceğini Bilmiyorsanız Lütfen Konumuzu İnceleyin Buradan Açtığımız Konuyu Ziyaret Edebilirsiniz.

    İlk olarak adamın verdiği yağı sadece silahın yüzeyinde çok az miktarda kullan, kesinlikle iç mekanizma vew yüzeylerde kullanma. Kurulma olayında ise kurulma sertliğini bilmeden tüfekte sorun olup olmadığını söylemek mümkün değil. Normal bir sertlik sana fazla geliyor olabilir. Bence en iyisi bayiye gidip aynı model baika bir tüfeği kurmayı denemek olur. Böylece senin tüfeğin normalden ağır mı değil mi anlayabilirsin.

    Son olarak asla kurduğun tüfekle boş atış yapma. Boş atış tüfeğinin göremeyeceğin yerlerine zarar verir.

    Bu parçalara teleconverter deniyor. Ek bir takım lens sayesinde takıldığı objektifin tele kabiliyetini artırıyor fakat aynı zamanda lens üzeindeki toz, kir ya da lensin sebebp olduğu bozulmaları da aynı şekilde amplifike ettiği için fotoğraf kalitesini düşürüyor. Aslında SLR makineler makine gövdesi ile lens arasına takılıyor fakat FZ35 ya da Canon S3 gibi SLR-like makinalarda sanırım sabit lensin önüne takılıyor.

    Bu arada fotoğrafçılıkta yakınlaştırma miktarları belirtilirken "bilmemkaçX" şeklindeki tabir kullanılmaz. Dürbünlerde mesela 10x normal görüntünün 10 katı büyütmeye eşdeğerken fotoğraf makinalarında aynı büyütme miktarını vermez. Fotoğrafta büyütme miktarları lensin odak uzunluğu yani 50mm, 10mm, 130mm gibi değerler ile belirtilir. Odak uzaklığı arttıkça imaj da büyür. 35mm'lik fotoğraf filmi ile çalışan analog bir makinada 50mm'lik bir lens yaklaşık olarak insanın görüş alanı ile aynı görüş açısına sahiptir. Bu şekilde düşünüldüğünde 100mm 2 kat, 300mm ise 6 kat büyütmeye anlamına gelir fakat makina üreticileri pazarlama taktiği olarak büyütme miktarını bu yöntemle hesaplamazlar.

    Zoom lens diye tabiri aslında büyütmeli lens anlamına gelmez. Zoom lensler sadece odak uzaklığı değişken olan lenslerdir. Yani fiilen "zoom yapma" eylemini yapabileceğiniz lensler zoom lenslerdir fakat lenslerin tümü yaklaştırma ya da büyütme etkisine sahip olacak diye bir kural yoktur. örneğin AF-S Nikkor 14-24mm f/2.8G ED bir zoom lenstir fakat maksimum odak uzaklığı 50mm'nin altında olduğu için en yüksek odak uzaklığında çektiği fotoğraflar bile insan görüşüne göre büyütme ya da yakınlaştırma değil, aksine uzaklaştırma etkisine sahiptir.

    Fotoğraf makinalarında kullanılan genel amaçlı zoom lensler genellikle hem geniş açı, hem de yakınlaştırmalı(wide angle ve tele. Zoom düğmesindeki w ve t harfleri de bunları temsil eder) lenslerdir. Örneğin 18-200mm bir lens "geniş açı(insan görüşünden küçük)----->50mm(insan görüşü)------>tele(İnsan görüşünden büyük)" şeklinde bir skalaya sahiptir. Böyle bir lens 35mm filmli bir makinada insan görüşüne kıyasla en fazla 200mm/50mm=4 kat büyütmeye sahiptir. Fakat makina üreticileri pazarlama amacıyla lenslerin büyütme katsayılarını insan görüşü yerine aynı lensin en düşük zoom'una kıyasla hesaplar. Verdiğim örnekteki lens bu hesapla 200mm/18mm=11.1X bir lenstir. Buradaki 11.1X aslında lensin kendi içinde 11.1 kat "zoom" yapabildiği anlamına gelir, görüntüyü insan görüşüne kıyasla 11.1 kat büyüttüğü anlamına gelmez. Böylece aslında amatör kullanıcının fotoğraf terimleri ile olan yabancılığını kullanarak kullanıcının çıplak gözle gördüğü görüntünün 11.1 kat büyütülmüş halini elde edeceğini sanmasını sağlayarak aslında çıplak gözle gördüğü görüntünün 4 kat büyütülmüş halini verebilen bir lens pazarlamak suretiyle kullanıcıyı kandırır.

    Bu bağlamda, önceki mesajlarda bahsettiğiniz 18x, 54x gibi zoom miktarları aslında çıplak gözle görülen görüntünün 18 ya da 54 katına eşit değildir. Basit bir dip nottan yola çıkıp yazdığım yazıya bak. Kahvaltıyı da kaçırdık,.. Tövbe tövbe. =)

    Arkadaşlar sanırım anlatamadım. Ben tüfeğinden memnun olmayıp da susanlardan bahsettim, memnun olduğunu söyleyenlerden değil.

    Kundağın estetikten yoksunluğu subjektif bir konu, evet. Fakat bence yine Hatsan'ın Mod 95SAS'ının kundağı AT-44 kundağından çok daha estetik. İnce ve güzel işlemelere sahip.
    Emniyet mekanizmasının güvensiz olduğu kanısını tetik grubunu söktükten sonra edindim. Emniyeti yerinde tutan bir sabitleme yöntemi bile kullanmamışlar ve mekanizma işleyiş olarak hassaslıktan fazlasıyla yoksun.
    İyi bir silaha denk geldiyseniz ne mutlu fakat ben zaten "iyisine denk gelirseniz" diye yazmıştım aşağıya. Gerçi bu adamların Türkiye pazarına ve Türk kullanıcısına verdiği önem .com.tr uzantısına rağmen Türkçe dil seçeneği bile olmayan internet sitelerinden biraz anlaşılıyor.

    Yapmaya çalıştığım şeyin Hatsan düşmanlığı olmadığını, aksine Hatsan'ın hatalarını düzeltmesini umarak yazdığımı belirtmek isterim. Bahsettiğim handikapların tümünün çok çeşitli çözüm örnekleri var. Hatsan aynen AT-44ün çekiç sistemini Raider'dan aldığı gibi bu çözümleri de başka firmalardan alıp üzerinde özgün yenilik ya da değişiklikler yaparak kullanabilir. Orta kalite bir tetik sistemi, basit ama güvenli bir emniyet sistemi, akıcı bir kurma hareketi gerek tasarım, gerekse üretim açısından hiç de zor şeyler değil. Beni kızdıran şay Hatsan'ın kendi doğrularını saplantı haline getirerek hiç bir eleştiriyi duymaması. Bunun en büyük örneği yaylı silahlarındaki güç ısrarı. Olmuyor işte arkadaş, bu silahlar bu gücü kaldırmıyor. Ama Hatsan en iyisini bilir, yollarsan yaparlar.

    Ben yollarsam yapılacak tüfek değil, yollama yapılma gerektirmeyecek tüfek isterim.

    Fiat da servise giden aracı garanti süresi içinde ücretsiz olarak onarmadan teslim etmiyor ama servise girmeyecek bir Mercedes her zaman tercih edilir. İstisnai tercihleriniz olabilir fakat istisnalar kaideyi değiştirmez.

    Ben her konuda istenildiğinde dünyaya meydan okuyacak işler çıkarılan bir sanayiye sahip olan ülkemde bir İspanyol, bir Alman, bir İngiliz kalitesini aratmayan, rekabeti fiyatla olduğu kadar yeri geldiğinde kalite ile de yapan bir havalı tüfek üreticisi istiyorum arkadaş. Çinli BAM bile kopya mopya canavar gibi silahlar yapıyor, bizim yaptığımız tartışmalara bakın.

    Tabi baturay noktalama işaretleri kullansaymış daha anlaşılır olabilirmiş.

    Har neyse, ben anlatmak istediğimi büyük oranda anlattım sanıyorum. Yalnız FX'ler hatasız demek istemedim, o yanlış anlaşılmasın. "Eleştirmeye gücüm yetmeyecekse ancak eleştirecek bir şey yoksa mümkün olabilir." desem daha doğru olurmuş sanırım. Misal hemen bir eleştiride bulunayım: Gladiator'ın arka tüpünün yarattığı şişkinlik dolayısıyla tüfeğe kaynak yapmanın zor olduğunu düşünüyorum. T12'de manometre bulunmamasını bir eksiklik olarak görüyorum. Kimse de beni bunları söylediğim için asacak kesecek değil herhalde.

    Bazı yenileme ve iyileştirmeler yapıldı. Kullanıp da kötü diyen niçin olmuyor, hemen açıklayayım.

    Kullanıcı tüfeği alıyor, deniyor, kullanıyor. Tüfeği beğenmeyip kullanmak istemediğine karar veren kullanıcı tüfeği satacağını göz önünde bulundurarak kedi silahının değerini düşürmemek için kötü yorumlar yazmıyor. Bu da tüfek hakkında "ben kullanıyorum ve memnun değilim" diyenlerin sayısını çok çok azaltıyor.

    AT-44 bence çok fena bir tüfek değil. Fakat Hatsan'ın kullanıcı yorumları konusundaki akıl almaz umursamazlığı ve kalite kontrol konusunda uyguladığı çifte standart kabul edilebilir şeyler değil. Makul bir tasarım yola çıkarak bir üretim yapıyorsun. Bunun güvenlik yönüne önem versen, saçma bir takım takıntılarla tasarımı bozmasan dabiz de koşa koşa alsak ürettiğin silahı.

    Ama yok, Hatsan bu forumları okuduğu halde biz kullanıcı ve müşterilerin fikirlerini umursamamakta, bizleri adam yerine koymamakta ısrar ediyor. Ben de müşteri olarak bunun karşılığında Hatsan'ı üretici yerine koymayarak tepki veriyorum.

    Tüfeğin somut kötü yanlarına gelirsem:
    Tetiği berbat.Çok ince ayarla makul bir hissiyata kavuşsa da çok ağır ve akıcılıktan uzak.
    Radier'dan kopyaladığı çekiç sistemi yeterli akıcılığa sahip değil.
    Kurma kolu anlamsız şekilde ağır ve namluya pelet sürerken hissedilir şekilde zorlanıyor ve dolayısıyla atış pozisyonunu bozmadan silahı kurmak çok zor bir hale gliyor.
    Bakım için en az bir defa fabrikaya gitmediği müddetçe çok kötü ayarlanmış oluyorlar.
    Kundak tasarımları estetikten yoksun.
    Emniyet mekanizması fazla basit ve güvensiz.
    Tüfeğin genelinde kullanılan malzeme ve işçilik kalitesi oldukça düşük.

    İyi yönleri ise:
    Fiyatı uygun.
    Güçlü.
    İyisi denk gelirse ya da fabrikaya bakıma giderse nispeten isabetli.
    Atış hızları istikrarlı.

    O zaman sustalı olması dışında diğer kaliteli bıçaklardan pek farkı yok. Malum 5 liraya tezgahta satılan sustalılarda türkiyede yasak aslında.

    Sustalı olması dışında bazı farkları var. Örneğin kurşun geçirmez kevlar yeleğe yaslanıp açıldığında yeleği delip geçiyor. Özellikle susta sistemleri dünyada en gelişmiş sistemler olarak kabul ediliyor. Yay ve kilit mekanizmaları, üretim teknolojileri ve korkutucu keskinlikleri en çok tanınan üstünlükleri. Dünyada askeri birlikler tarafından en çok tercih edilen taktik otomatik bıçaklardan biri.
    Bu arada ABD yargısı bu aletleri savunma silahı olarak kabul etmiyor, doğrudan saldırı silahı olduğunu varsayıyor.

    Benim anlamadığım şey "çamur atmaya gücü herkesin yetmiyor" lafının ne demek olduğu.
    Nasıl yani, ben şimdi çıkıp FX'in şurası şöyle, burasında bu hata var diyemeyecek miyim? Kim kimden korkacak da susacak?
    Ha, FX silahların bir hatasını bulamadığından gücü yetmiyor diyorsan orasını bilemem. Ama bir üründe eleşirilecek bir yön varsa bu eleştiri öyle ya da böyle muhakkak dile getirilir. Kimse kimseden korkmaz, biri korksa diğeri söyler. Kim nasıl engelleyebilir ki?

    Sert yüzeylerde kaplamasını bozmak kolay değil. Benim SW SWAT çakı da aynı titanyum kaplamaya sahip ve kaplaması çiziklere karşı çeliğin kendisinden daha dayanıklı. Test etmiştik. =)

    Sevgili Jay,

    Bütün mesele transonik hız bölgesi. Havacılık tarihine dikkat edin, ses duvarının aşılmasından hemen önce, ses dalgalarının hareket halindeki cisim önüne yığılarak hızlandıkça büyüyen bir direnç oluşturmaya başladığı transonik hızlar uçakların hızlarını artırmaları önündeki en zorlu engellerden biridir. Havacılıkta ses duvarının aşılması çok ciddi zaman ve çabaya malolmuş olsa da bir defa aşıldıktan sonra her şey çok daha kolay olmuştur. Bunun sebebi ise süpersonik uçakların ses üzeri hızlarda süratlerini korumalarını sağlayan itki sistemlerinin olmasıdır ki bu noktada bizim attığımız peletler ile süpersonik uçaklar arasında teorideki en büyük fark ortaya çıkıyor: Attığımız peletler sürekli itkiye sahip değil.

    Ses hızının hemen üzerinde, 1200fps hızında atılan bir Eley Magnum(ki bir Eley Magnum'u 1200fps hızla atabilmek için 96fp enerji üretebilen bir silah gerekiyor) 20metreden daha kısa mesafede tekrar ses hızının altına düşüyor. Aynı mühimmatın 100metre sonra hala ses hızının üzerinde kalması için en az 1650fps hızla(181fpe) atılmış olması gerekiyor. Birincisi, pelet bu transonik hız bölgesindeyken karşılaştığı ses direncinden olumsuz etkileniyor. İkincisi, seri imalatta bu hız değerlerine erişebilen bir havalı tüfek bildiğim kadarıyla yok. Son olarak, .50 kalibrelik, bir bizonu yıkabilecek güçte silahlar üretildiğine göre istenilse böyle yüksek hızlı silahlar da üretilebilirdi fakat belli ki tercih edilmiyor.

    Modern havalı silahlar tarihi 1580'e kadar dayanıyor. Öncelikle herhalde geçen 400yıl içinde birileri süpersonik atışlar yapmayı düşünmüş, istemiş ve denemiştir. Bu konuda bir verim alınmış olsaydı günümüz teknolojisi böyle süpersonik hızlara ulaşan havalı silahların üretimi için gayet yeterli olduğundan bugün süpersonik silahlarla atış yapıyor olurduk. Peki neden tercih edilmiyor? Birinci sebep diabolo pelet şekli. Bu paraşüt şekli süpersonik hızlarda stabil seyahat için hiç uygun değil. İkinci sebep sesten hızlı verimli atışlar yapılabilmesi için namlu çıkış hızlarının 1600-1800fps seviyelerinde olması gerekliliği ve kurşun mühimmatın bu hızlarda yeterli dayanımı gösterememesi. Yani ceketsiz mermiler kullanıyor olmamız. Dördüncü sebep solid peletlerin yapı itibarı ile havalı tüfek sınırları dahilinde diabolo pelet dizaynı kadar isabetli olamaması. Son sebep ise bu yüksek hızların ne isabete, ne de av amacı ile kullanıldığında tahribata hiç bir olumlu etkisinin olmaması. Örneğin bir kıyaslama yapmak gerekirse 1200fps'de 5 atış yapan tüfeğin 5 atışta düşüremeyeceği bir avı 900fps'de atış yapan tüfek tek atışta düşürebilir. Ya da 900fps'de atış yapan tüfek 1200fps'de 5 atış yapan tüfeğin 5 atışlık grupmanından daha küçük çapta 10 atışlık grupman yapabilir.

    Konuyu destekli atış yapan, araziye çıkmayan falana getirerek ad hominem yapmanın alemi yok. Malesef modern enformasyon teknolojisi ile çok gezen değil, çok okuyan biliyor. Fazla atış yapmaya gerek yok, yeteri kadar kaynak üzerinde araştırma yaparsan tek başına yapabileceğin atış sayısının onlarca katını atmış kadar deneyim ve bilgi edinebilirsin.

    Benim HW97k ile yaptığım ölçümlere göre 1ggr. ile 14.3gr. arasında 30fps civarı bir fark oluyor. Bu veri yardımıyla Chairgun'da yaptığım hesaplamalara göre 16gr. hem daha düz bir uçuş yoluna sahip oluyor, hem de daha yüksek enerji üretiyor. Bu arada 16gr. ile yaptığım ölçümlerde standart sapma da 14.3'e göre daha düşük yani hız stabilitesi de 16gr.'de daha yüksek.

    Bildiğim kadarıyla FX silahlar hassas toleranslarla çalışan ve bu sebeple modifikasyona fazla yatkın olmayan silahlar ama zaten dediğim gibi Gladiator zaten ulaşmak istediğin güç seviyesinde bir tüfek ki 1000fps üzerindeki hızlar pratikte sana neredeyse hiç bir avantaj sağlamayacaktır.

    FX'de böyle tüp sorunlarıyla karşılaşan olmadı. Evanix'de de bildiğim kadarıyla henüz bir hata görülmedi.
    FX Gladiator modifikasyona gerek kalmadan zamanla rodajını tamamladıkça kendiliğinden 1000fps limitini aşan bir silah zaten. Fakat 1000fps transonik hız denilen, peletin ses dalgaları ile çok yakın hızda hareket ettiği ve önüne yığılan bu ses dalgaları sebebiyle ciddi miktarda dirençle karşılaştığı bir hız ve bu durum isabete ufak negatif etkileri olabildiği için pek de tavsiye edilmiyor.