Yaşlı Kirpi tarafından yazılan gönderiler

Lütfen Resim Paylaşımlarınızı Galeri Üzerinden Yapınız. Ek Dosya Yükleme İptal Edilmiştir..

Bizimle Paylaşmak İstediğiniz Resimlerinizi Galeri Dışında Link Olarak Vermek Yasaktır. Galeriye Nasıl Resim Yükleneceğini Bilmiyorsanız Lütfen Konumuzu İnceleyin Buradan Açtığımız Konuyu Ziyaret Edebilirsiniz.

    Termopl arkadaşıma ben de katılıyorum: dürbünü bileziklerine monte ederken kesinlikle fazla sıkmayın. Gövde ne de olsa alüminyum (veya alaşımı) ve eziliveriyor. Kaldı ki sezebildiğim kadarı ile dürbün ile bileziklerin arasına konacak malzemenin dürbün oynamasına pek faydası olmayacak, çünkü kaymaların önemli bir kısmı buradan değil de ayakların tüfeğe bağlandığı yerde meydana geliyor. Yani esasında dürbünü sıkmak değil ayakları iyice sıkmak gerekir.

    Yurt dışından siparişle mal getirmek isteyen tüm arkadaşlara ortak duyurumdur:
    Lütfen biraz daha sabırlı olun ve Katresu A.Ş.'nin fiilen faaliyete geçmesini bekleyin. Tabii ki firmanın planladığı kalemlerin tümünün kısa zamanda satışa sunulmasını ümid etmemek gerekir. Ne de olsa belirli bir süre ister ithalat işlemleri. Bu konudaki gelişmeler zaten peyderpey Mustafa Serdar arkadaşımız tarafından peyderpey duyuruluyor.
    Her ne kadar hobimizin tutkunları (ki hepimiz öyleyiz) bekleme taraftarı değil iseler de perakende olarak dış firmalardan sipariş yapılması bence artık karlı birşey değil. Birincisi ne de olsa ürünü sadece katalogdan görüp sipariş ettiğimizden sık olmasa da tam istediğimiz maldan farklı şeyler gönderilebiliyor. İkincisi ve daha da önemlisi küçük bir gönderi için dünya kadar yol parası veriyorsunuz. Üçüncüsü de ne zaman elinize geçeceği hakkında tam bir fikriniz olamıyor. Sonuncusu da gerçekten en önemli unsur: gümrükten geçip geçmeyeceği hakkında hiçbir garantiniz yok.
    Benim dış siparişler konusunda 5-6 tecrübem oldu: bir kısmı gayet kolay geldi, diğerleri ise uzadı da durdu. Hele bir seferinde olmayacak birşey başıma geldi: beğendiğim bir tüfek çantasını İngiltere'den getirmek istedim. Çok da özel birşey değil hani: bildiğimiz dizüstü bilgisayarları koyduğumuz çantaların malzemesinden yapılmış yumuşak bir çanta işte. 40 küsur Sterlin mal bedeli üzerine 30 Sterline yakın posta parası ödedim. 10 gün bekledim ses seda yok. Sordum soruşturdum, gönderi izini bulduğum gün TNT'den bir ihbarname aldım: çantam gümrükte takılmış.....
    Şirketimin gümrükçüsünün özel çabaları sayesinde çantamı daha fazla takılmadan çıkarabildim. Ardiye parası, ordino ücreti, işlem harcı cart-curt derken tam 285 YTL para ödedim. ;#^+. Sterlinin kuru yuvarlak olarak 2,45 cıvarında falandı o zaman. Sizin anlayacağınız çantanın bana toplam maliyeti yaklaşık 500 YTL'ye yakın oldu. :cursing: :cursing:
    Bir defasında ısmarladığım bir dürbün elini kolunu sallaya sllaya kapıma kadar geldi; ertesinde ısmarladığım bir başka dürbün ise "yurda girişi özel izne tabi eşya" muamelesi gördü. Prosedürlerin uzunluğuna tahammülüm olmadığından dönüş yol parasını ödeyerek mahrecine iade yaptım, sonra da yurt dışında bir başka adrese gönderttirip oradan gelen bir arkadaşımın bavulunda getirttim.
    Uzun anlatmamın nedeni bu işe heves edenleri olaylardan haberdar etmek. Yoksa "felaket tellalı" olmak istemem.
    İnsan parası bir yana, zaman ve sinir kaybına uğruyor.
    Artık biz havalı silah meraklıları dilediğimiz ürün ve aksesuarlara çok kısa bir süre sonra ulaşacağımıza göre bu kadar riske ve masrafa katlanmadan kolay yolla ihtiyacımızı gidermek çok daha akıllıca olacak. Unutmayalım ki en önemlisi bu malzemelerin tamamı bir tüccar tarafından değil, konu hakkında detaylı bilgi sahibi, bu işe gönül vermiş, sabırla zaman harcamış, bizzat yatırım yapmış bir arkadaşımız ve "aramızdan bir kişi" tarafından getirtilecek.
    Böylece sipariş etmeden önce ürün hakkında istediğiniz bilgiyi alacak, makul bir fiyat ödeyecek ve malınızı (uzaklığınıza göre) bir-iki gün içinde problemsiz olarak alacaksınız.
    Uzun yazdım, ama gerektiği gibi aydınlatmak için zannederim buna gerek vardı. Bizden söylemesi.
    Son karar tabii ki ihtiyaç sahiplerinin.

    Şu okulu bitirip memleketime döndüğümde ( Lüleburgazlıyım ) aranıza kabul ederseniz zevkle katılırım. Gerçekten çok profesyonel görüntü vermişsiniz. Daha nicelerini yapmanız dileği ile...

    Kabul ne demek ? Seviniriz... Gruplar genişledikçe daha güzel oluyor.
    Büyük Buluşmaların çok başka keyfi var, bu tartışılmaz. Ancak daha küçük gruplar buluştuğunda bireyler arasındaki kaynaşmalar daha çabuk olduğu da muhakkak. Bir de bu küçük grupların katılanları birbirlerine yakın çevrelerde oturduklarından buluşmalar daha kolay yapılabiliyor.

    Aramıza bekler, derslerinizde başarılar dilerim.

    Polat abi kesinlikle mükemmel görüntüler vermişiniz,belliki çok güzel bir buluşma olmuş,umarım çok yakında "Marmara Team" takımı ve şimdilik açık sene sonuna kapalı poligonda sizleri görmek güzel olacak. ½bay£bay`;

    Mustafa Kardeşim sağolasın; açık havada atış yapmak çok çok zevkli oluyor doğrusu. Yağmur veya kar zemini çamurlaştırmadıkça (rüzgar bile olsa) açık mekanlar benim hep tercihim. Şansımıza bizim buralar bu bakımdan çok şanslı: yakın civarımızda çok uygun yerler var şimdilik.
    Kapalı poligon da özellikle kış sezonunda çok faydalı olacak.
    Her hal ve karda tüm faaliyetlerimize katılmayı ve mümkün olduğu kadar aksatmamayı öngörüyorum. Güzelliği tüm arkadaşlarla paylaşmak üzere.....

    Gercekten harika resimler ,hani hic türkçe bilmeyen biri bu resimleri görse usta-çırak eğitimi gibi algılar .Abicim atış yapmaktan tabanların şişmiş botun fermuarını açmışsın :whistling:

    Hocam resmi büyüt ve dikkatli bak: esasında sol ayağıma gölge düştüğü için öyle gözüküyor. Fermuar açık değil.
    Usta'lığa gelince "estağfirullah" demeden edemeyeceğim. Usta'lık bizden çok uzaklarda. Hani 30 yıl önce başlamış olsaydık belki ama....
    Ama keyifle atış yaptığım bir gerçek. Geç de olsa bu trene binmekle mutluyum.
    Sevgiler.

    Rica ederim Polat bey gördüklerimden hissettiklerimi yazdım.Ayrıca Tüfek için söylediklerinize de katılıyorum bu tüfek kullanıcılarına güven ve gurur veren imalat harikalarından bence de(zaten İngilizler bu konuda-özellikle av silahlarında-ayrıcalıklı bir yere sahip)Satmayın bence onu FX gelince.O klasisizm hissini FX vermiyecektir çok kaliteli olduğu halde.

    Bey yerine ağabey (belki de amca) daha uygun olacak..
    Silaha gelince, söylediklerinize tamamen katılıyorum: O kadar alıştım ki FX gelince ne yapacağıma karar veremedim. Daha önce de yazmıştım ya: önceleri PCP'ye çabuk alışamamıştım yaylıdan sonra. Hatta ciddi ciddi satmayı bile düşündüm. Hava dolumu başlangıçta biraz problemli gibi gelmişti ama sonra o kadar alıştım ki. Gladiator'un geniş tüp hacmi de benim için avantajlı olmaktan çıktı: nasıl olsa 12 litrelik tüpü doğrudan bağlamak bile mümkün. Ne de olsa tüfek sırtımda ormanda dolanmayacağım. Sonunda hepimiz biryerlere destek yapıyoruz atışta.
    Estetik açısından da FX neredeyse sıfır çeker... görünüşü modern ama henüz sıcak gelmiyor bana. Daha ziyade savaş silahı gibi.
    AA haliyle karizmatik: 56 model Chevrolet gibi (sizler bilmeyebilirsiniz...).
    Bakalım FX'i elime alayım eğer isabetlilik bakımından altta kalmıyorsa ve bana "sıcak" gelirse istemeden de olsa AA yolcu olacak. 2 silaha gerek duymayacağım.
    Bir bakarsınız taze bir Gladiator da satışa çıkabilir. Ne de olsa hayat sürprizlerle dolu.
    Selam sevgilerle.

    Bayağı bir rüzgar vardı ama rüzgar Polat Abi yi durduramadı izlemenizi isterdim.
    Ben daha bu kadar silahıyla bütünleşen ve hakim olan birini görmedim desem yalan olmaz

    Fatih kardeşim, sana da övgün için teşekkürler.
    Yukarda da yazdığım gibi esasında benden çok silah daha marifetli.
    Bir de ben devamlı aynı pelleti kullandığım için huyunu suyunu iyice öğrendim. Öte yandan atış yaptığımız mesafe de hep sabit kalıyor: yani farklı mesafelere peşpeşe atış yapmıyoruz (field targer misali). O zaman insan rahatlıkla neden ıskaladığının analizini yapabiliyor ve bir sonraki atışını ona göre düzeltebiliyor. Malum PCP'lerin (bence) en önemli özelliği pelletin gidiş yolunu izleyebilmeniz. Dürbünden bakınca sağa mı sola mı nereye saptı gayet iyi görülebiliyor.

    tebrikler valla yalnız birkaç şey dikkatimi çekti, yanılıyorsam düzeltin:

    1. Fatih senin silah S kundak değilmi? oradaki T kundak kimin silahı?

    ahh şu büyük Türkiye buluşmasını bir ayarlasak :thumbup:

    Erdem valla bravo dikkatine: kimde ne varsa en sağlıklı envanteri sen tutuyorsun.....
    Büyük buluşmayı hepimiz 44 gözle :!: :!: bekliyoruz.

    Ultimate solutions with corlu team featuring "Polat Abi"(harbi star bi abiymiş çizmeler kot mont bere ve o karizmatik ciddiyet, ne varsa bu yıllanmış şahsiyetlerde var ağırlıkla bkz.Ülkü abi bkz. Polat abi herhangi bir hollywood starından farkları yok ve bilgi ve dinamizmde hayret verici,ilginç)olmuş bu.Çok güzel çok hoşuma gitti.Devam pliiz.

    Not:Corlu team son çözümler ve "Polat abiyi" sunar(ingilizce kısım)

    HCrispy arkadaşıma övgülerinden dolayı teşekkürler. Yaşlandık ama ihtiyarlamadık diye idare ediyoruz işte.... g;$i
    Ankara Team'inden geri kalmamaya çalışıyoruz bizler de..
    Esasında geçtiğimiz Pazar günü daha geniş bir grubu Çorlu'da toplamak idi niyetim. Ancak devamlı izlediğim hava raporu Pazar için sağanak yağmur verince vazgeçtim.
    Pazar sabahı yerde sadece hafif bir yağmur vardı: ama rüzgar bayağı sert idi. Çok kısa süreli bildirimle ancak Çorlu içindeki arkadaşlarıma ulaşabildim. Selçuk arkadaşımın numarası, benim telefonumdaki bir "azizlik" nedeniyle kaybolmuştu: kendisine ulaşamadım. Tekirdağdaki arkadaşlarımızdan bende numarası olan sadece Teknik Öğretmen idi. Onun telefonu da kapalı idi.
    Netice itibariyle Exador, Elomen ve ben atış yapabildik.
    Gayet sert esen rüzgara rağmen oldukça güzel atışlar yaptık.
    Bu arada Exador'un doğrudan scubadan ikmal formülünü bir ara ben de uyguladım. Ancak benim hortum daha kısa olduğundan tripodumu yükseltemedim ve fotolardan görüleceği gibi, oldukça kambur bir pozisyonda atış yaptım.
    Burada yazmadan geçmek istemiyorum: lütfen övünmek gibi almayın ama AA410 gerçekten mükemmel bir silah. Sert rüzgara, yamuk pozisyonuma, yorulan koluma rağmen 50 metreden soda şişelerinin boyun kısmını fena sayılmayacak bir yüzde ile vurdum. Hatta bir atışta aynı mesafedeki bir kola şişesi kapağını bile hacamatladım.
    Kullana kullana insanın silaha alıştığı bir gerçek. Ama bu kadar isabetliliği benim gibi bu işe 60'ından sonra başlamış birinin kaydetmesi pek nişancılıkla veya kabiliyetle açıklanamaz gibime geliyor. Silah sanki kendisi hedefe kilitleniyor mubarek.
    Atışımız sırasında mutad devriye görevini yapan bir polis otosu da yanımıza geldi. İki memur çıkıp yaklaştılar ve şaka yollu "yanu bunlar Kanasla atış yapıyorlar" diye takıldılar. Latifelerini cevaplayıp, gerekli bilgileri kısaca verip muhabbeti azıcık koyulaştırdıktan sonra onları da heveslendilrmiş olacağız ki birkaç atış yapmaya kalktılar. Zaten silahlara bakınca içlerinin gittiği yüzlerinden belli oluyor. (Sonuç berbat tabiii). Herhangi bir sorun olmadan ziyaretleri tamamlandı.
    Exador'un açıkladığı gibi, yanyana dikilen hedeflere sırayla atış gerçekten bayağı zevkli: hele aynı şişeyi yukardan başlayıp aşağıya doğru traşlaya traşlaya inmek var ki, doyum olmuyor. Bazen istemeden şişeyi alttan vurup dağıtıyoruz ve istemeden "tühh bee" sesleri yükseliyor.
    Uzatmayayım, gerçekten güzel bir gündü.
    Daha geniş bir katılımla hep beraber tekrarlamak ümidi ile, hepinize selam sevgiler.

    Efes fıçı bira şişesini 35-40 metre mesafeden (belki biraz daha fazla) birçok kereler delip geçti atışım.
    Silah AA410 22 cal. pellet H&N Barracuda.
    Yanlız delik bildiğimiz matkap deliği gibi muntazam değil de daha ziyade patlatma gibi. Şişe gene de sağlam kalıyor.

    Yıl 1973 sonbaharı: Pakistan ile Afganistan arasındaki ana karayolu sınır kapısına giden yol olan ve filmde kısa bir süre ile gösterilen meşhur Hayber Geçidinden defalarca geçtim. Sınıra yakın kasabaının sokaklarında ve hatta sınır kapısının çok çok yakınlarında bizim pazar yerlerinde kullanılan işporta tezgahlarının üzerinde envai çeşit silah açık açık satılmakta idi.
    Halk, omuzlarında çapraz fişeklik, ellerinde çeşit çeşit tüfek (çifte falan değil, resmen yivli silahlar) sokaklarda salına salına dolaşırdı.
    Aradan geçen zamanda galiba işportalar kalkmış, iş mağara türü kovuklarda yürütülen ticaret olmuş.

    Forumumuzdaki teknik arızalar nedeniyle yazışmaları tam izleyemedim. Bu hafta sonu Pazar için niyetlenmiştim ama maalesef hava gene yağışlı (hem de sağanak yağışlı) gözüküyor. O yüzden yeni başlık geliştirmedim.
    İnşallah bundan sonraki hafta sonu 9 Mart...
    Tabii ki ayrıca başlık açıp duyuracağım.

    polat abi , zekeriyaköy'de atış buluşması ile ilgili bir konuyu mustafa abi uygun olduğu zaman açacaktır. ev sahibi mustafa abi olacağından konuyu onun açması daha doğru olur diye düşünüyorum.

    Zaten ben de onu kasdetmiştim önerimde Volkan kardeş.
    Haliyle bu aralar acısı büyük: bir süre sonra konuşuruz.

    ayazağadaki yer ormanlık bir alan gayet güzel bir yer.büyük ihtimalle bu haftasonu yine gideriz gelmek istersen cumadan haberleşelim.Başı büyük ormanı kadiköyden ke kadar uzaktadır u½%;

    Volkan Kardeş bu konu güncelleşirse "2 Mart-Pazar Zekeriyaköy Buluşması" başlığını açmanı öneriyorum. Daha sonra soldan saymaya başlarız.

    Mustafa Arkadaşımızın onayı ile.

    Benim kişisel düşüncem, genelde havalı tüfekler ayakta ava ateş eder gibi değil de destekli olarak kullanıldığından ağırlık merkezinin o kadar önemli bir rol oynamadığı şeklinde. FT pozisyonunda bile destek var..

    Yukarda yazdığım gibi havaların düzelmesini bekliyorum. Kısa süreli bildirim yapmak istemediğimden hava raporunu takibedip herkeze uygun gelecek bir süre ile tarihi bildirmek niyetindeyim.
    Ancak bu defa (Tekirdağlı arkadaşlarımın izniyle) buluşma mahallini Çorlu olarak önereceğim: böylelikle Istanbul'dan gelecek arkadaşlarımız için yolculuk süresi yaklaşık 1 saat kadar kısalmış olacak ki bu da önemli bir avantaj sanırım.